2008 küresel finansal kriz, 2013’te başlayan ekonomik durgunluk süreci, 2020 COVİD-19 Pandemi, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ve 2023 Ekim ayından bu yana el yükselten İsrail’in Filistin’i işgali ile küresel hegemonya krizinde yeni bir dönem…
“Ve devamı/V.d “ olarak sıralayabileceğimiz bir çok krizin farkındayız. “Ve öncesi” diyebileceğimiz birçok tarihsel kriz zamanlarına dair de feminist bir tarih yazınına neyseki sahibiz. Peki ya şimdi; ne yapmalı, nasıl yapmalı? Peki ya sonra/sonrası? Feminist bir dünya tahayyülü için her şey yapıldı ve “bu kadarı bize yeter” mi?
Mor Dayanışma olarak 2023 yaz ayları boyunca yaptığımız “ Felaketler çağı mı? Krizler sarmalı mı? Kadınlar ne yapmalı? Çıkış yolu neresi?” konulu panellerde, son bir yıldır 3 bölgede yaptığımız geleneksel yaz kadın kampları ve kış kadın kampımızda yürüttüğümüz tartışmalar sonucunda ortaya çıkan bu enternasyonal sempozyum ihtiyacını ve davetini siz sevgili kadınlarla paylaşmak isteriz.
Dünyanın her yerinde doğayı, insanlığı yıkıma sürükleyen patriyarkal kapitalizmin ya savaş ya erkek şiddeti, ya soykırım ya erkek-devlet şiddeti tezahürleri ile kendini farklı sömürü biçimleriyle gösterdiği şu zamanlarda; dünyanın farklı yerlerinden, Türkiye’deki feminist mücadeleden ve kadın hareketinden çağımıza ışık tutan örgütlü feminist mücadelenin “bir çıkış var” dediği eylem pratiklerine örnekler ve tartışmalar sunmak istiyoruz.
Enternasyonal feminist mücadele;dünyada yükselen ve yaygınlaşan sağcı popülist iktidarlar ve yürüttükleri erkek egemen politikalar karşısında sürekli, istikrarlı, yaratıcı, dönüştürücü eylem pratikleri ile birbirini gören, birbirinden güç alan ve birbirine güç veren şekilde çoklu alanlar içerisinde örgütlenmeye devam ediyor.
Anti- patriyarkal kapitalist örgütlenme alanlarının kesişimselliği içerisinde erkek egemenliğine kafa tutan kadınlar tarihsel bir sıçrama eşiğinin taşlarını döşüyor. İran’da Mahsa Amini’nin saç teliyle yayılan isyan dalgasında, Rojava’da Kürt kadın hareketinin kurtuluş mücadelesinde, İspanya’da feminist grevde, İsrail’in Filistin’i işgaline karşı “Benim adıma değil” eylemlerinde ve dünyanın daha birçok yerinde döşeniyor bu taşlar.
Bizler de 10. yılımızı önümüzdeki günlerde tamamlayacak, yerellerde örgütlü, “dayanışma” kelimesinin politik karşılığını somutlayan ve feminist ideolojiden şaşmayan bir örgüt olarak; zaaflar/ımız, tıkanıklıklar/ımız, çıkışlar/ımız ve kurucu pratikler/imiz tartışma konularının hem Mor Dayanışma’ya hem de Türkiye feminist hareketine katkıda bulunacağını, bir taşı daha koyacağımızı umut ediyoruz.
Bu sempozyum ile; feminist hareketin yıllardır bu topraklarda yeşeren devrimci yapısının ve bilincinin Türkiye feminist hareketinde oluşmasını istediğimiz ve bunun için mücadele ettiğimiz kitlesel eylemsel pratiğe ve eylemde programatik birliğe katkıda bulunmasını hedefliyoruz.
Programa dair bilgi notu: 2 oturumdan oluşacak sempozyumda; öğleden önce beş farklı ülkeden feministlerin/feminist örgütlerin öğleden sonra da Türkiye’den feministlerin, feminist ve kadın örgütlerinin sunumları olacaktır. Her oturumun sonunda soru-cevap-katkı bölümü olacaktır. İngilizce simultane çeviri sağlanacaktır. Katılım için aşağıdaki formu doldurmanız gerekmektedir.
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf7g0Xn8hmtUWvs0MjYnaE_CtZZC5NyKtEdiX9JS0ThJcUetw/viewform