“At torbaya dolsun, dayanak soran olursa paketimiz elimizin altında kalsın” mantığıyla yine önümüze boyalı, sıralı 9. yargı paketi çıkıverdi. Paketin içinde neler olduğunu, öncesini ve sonrasına dair beklentileri konuşalım. Paketin içinde, noter açılış kapanış saat düzenlemesinden tekrar eden suçlardaki cezalara indirim öngören maddelere kadar fazlaca değişiklik talebi var. Maddelerin yasal anlamdaki karşılığı birçok yerde yazıldı, çizildi. Bu değişimlerin neden ve sonuç ilişkisine bakacağız bu yazıda. Özellikle üç önemli değişim maddesine ve ne yapma niyetinde olduklarına odaklanacağız.

Elbette, bu değişiklik maddelerinin öncesi ve sonrasında yapılan birtakım hamleler oldu; “hayvan uyutma yasası” diye bahsedilen hayvan katliam tasarısı. Nefret, öfke, şiddet her sokağa yayılsın, korku her yere salınsın ve canlıların varlıklarının birtakım erkin rahatlarından daha önemli olmadığını cümle alem bilsin isteniyor belli ki.

Bir diğeri, ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi. Adı üstünde ‘vizyon’. Bu ‘vizyon’, kadın ve çocukların köle olduğu ailesinden başka varlığının kıymeti harbiyesi olmadığını herkes bilsin, kadınlar da ayağını denk alsın demenin başka bir adı. Yine öyle geniş bir vizyon ki bu; kadın, çocuk, LGBTİ+ların kanıyla beslenen, siyasi iktidar erklerinin toplumu yönetmek için ihtiyaç duydukları, sermayeye ve erkeklere köle olacak minik minik aileler olsun, devletimiz büyüsün.

Kurdukları ve hayallerini süsleyen ailelere yakından bakalım mı?

Bu aileler bize geçen sene ne sunmuş, şimdi ne vadediyor, bakalım. Bianet’in 1 Ocak 2023- 31 Aralık 2023 döneminde Türkiye’deki yerel, ulusal ve internet basınına yansıyan haberlerden derlediği güncel verilere göre; erkekler, 2023’te en az 333 kadını ve 28 çocuğu öldürdü. 2023 yılında öldürülen kadınlardan %65’i evlerinde öldürüldü. Katledilen kadınların failleri eşleri, babaları, abileri. Erkekler aralarında oğlan çocukların da olduğu 123 çocuğu da istismar etti. Erkekler 2023’te en az 745 kadına şiddet uyguladı. Erkekler, 85 kadını “ağır olarak” yaraladı. Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri transtı.

Kadınları kim yaraladı? 573 kadını kocası yaraladı. Bu elimizde olan veriler, bilebildiğimiz yani.

9. yargı paketinin içinde ne var diye bakmadan önce art arda gelen bu hamleler ne ifade ediyor bakalım. Karşımızdaki saldırının sadece kadın haklarının tırpanlanması olmadığını, hak gasplarında basit bir geriye düşüş adımı olmadığını bilmek açısından birkaç vurgu yapmak iyi olacak.

Yerel seçim sonrası

Seçimler iktidarın meşruluğunu kurması, rejimin taşlarını döşemesi için bir araca dönüştürüldü. Devlet; çeteleşmiş, mafyatik ilişkiler içinde tüm kurumlarıyla suç üreten ya da suça bulaşmış bir ilişki içine girmiş durumda. AKP-MHP iktidarı devletleşmiş biçimde. Yani devletin tüm kadrolarına yerleşmiş, belli güç odakları içinde ya da ittifaklar halinde güçleri elinde tutmaya çalışıyor. Kadrolaşmalarıyla, keyfi uygulamalarla, usulsüzlük, yalan dolanla devranını sürdürmeye çalışıyor. “Bu kadar olmaz” dediğimiz şeyler bir anda oluveriyor. Hız kesmeden, olağanüstü süreçlerin içinde buluveriyoruz kendimizi. Bu süreçler faşist gidişata içkindir.

Yerel seçimlerde, tamamen sermayeye servet aktarmak için hazırlanan “orta vadeli ekonomi planı”, yani Şimşek politikaları, AKP-MHP iktidarına kaybettirdi. Ama seçim günü Erdoğan ve sonrasında Şimşek, bu programın kesintiye uğramadan devam edeceğini ‘müjdeledi’.

Ardından daha yakın zamanda, “tasarruf paketi” yani bütçeden zenginlere para aktarımı diye bize bir bütçe planı açıkladı Ekonomi Bakanı Şimşek. Milyonlarca işçinin emeğine el koyarak, dolaylı vergileri artırarak zamların devam edeceğini belirtti. Ama Erdoğan döneminde zenginliklerini binde bin dört yüz arttıran milyarderlere milyonlarca vergi muafiyeti vermeye, devlet garantili ihalelerle bizlerden aldıklarını oraya aktarmaya devam edeceklerini duyurdular.

Yine utanmadan, kadınlara ve gençlere esnek çalışmayı daha da yayacaklarını “müjdelediler”. Zaten kadınlar yıllardır esnek, güvencesiz, sigortasız işlerde çalıştırılıyor. Bu çalışma biçimi sebebiyle ne emeklilik hakkı ne kenarda para birikmesini sağlayacak maddi gelir, ne de insanca yaşanacak bir hayat inşa oluyor.

Toplumsal inşa sürecinde kurucu iktidar iradesi şekilleniyor

Bu erkek egemen sermaye düzeni ve bu düzeni korumaya adamış siyasi iktidar ve çevresindeki güç odakları, sermayenin sınırsız hareketine ve ihtiyacına odaklı bir devlet ve toplum biçimi organize ediyor.

Gezi isyanı, AKP-MHP iktidarının yönünün faşizme doğru gidişatında önemli dönemeçlerden biri olmuştu. Sonrasında olayların seyri hızlandı, baş döndüren gelişmeler gerçekleşti. Hatırlayın, FETÖ, darbeler, bombalar, seçim darbeleri… Zihnimizi, bilincimizi, algımızı dağıtan, parçalayan olaylar yaşanmaya devam etti. Bir sonraki gün ne olacağını tahmin etmek zorlaştı, krizi yönetemeyenler için bu belirsizlik, hız, baş döndürmenin aracı, iktidarın yönetmesini kolaylaştıran aparatlar halinde gelişti. Savaş, ölüm, yıkım, yoksulluk karşısında oluşan öfkeyi, memnuniyetsizliği bastırmak için şiddeti olabildiğince salmak zorundalar. Baskı, şiddet, yoksulluk sorunları sonucundaki memnuniyetsizlik, gerilim, iktidarın kendisinin dışına aktarılıyor. Yeni bir rejim inşa edilmeye çalışıyor, bu rejim siyasal İslam dediğimiz, “tek millet, din, dil, ırk, kimlik” biçimleriyle buluşturuluyor. Diğer tüm kimlikler asimilasyona, inkara, düşmanlığa ve yasaklamalara maruz kalıyor.

9. yargı paketi

Taslakta yer alan ve kamuoyuna ‘etki ajanlığı’ olarak yansıyan düzenleme, iktidarın fiili olarak uyguladığı muhalefet etme, eleştirme ve sorunun muhataplarını gösteren tüm seslerin kısılması ve baskılanması için uydurdukları bir kavram. Bu gayet soyut bir kavram aslında ama maalesef siyasi atmosferde; iktidarın sıkışmışlığı, meşruiyetini kaybetmiş olmasının getirdiği “durursam düşer giderim” kaygısını bu kavram üzerinden okuyoruz ve deneyimle sabit, bu kavramın neye hizmet etmek istediği çok açık.

Feministler, kadın mücadelesi yürütenler, sosyalistler, demokratlar etki etmek ve değiştirmek istiyor, ajanlık ise iktidar erklerinin işi.

Pakette geçen bir önemli madde; 6284 sayılı kanunun işlevselliğini ve caydırıcı olmasını sağlayan tedbir kararlarına uymayanlara verilen zorlama hapsine karşı itiraz yolu açılması. Yasa, şiddet faillerine verilen uzaklaştırma kararlarını ihlal etmesi durumunda, faillere karara uymadığı için disiplin yaptırımı olarak 3 ile 10 gün arasında cezai yaptırımı içeriyor. Zorlama hapsin ciddi önemi var; failler kadını tehdit etmek için türlü oyunlar ve zorbalıklar yapıyor, koruma kararını deliyor, şiddet uygulamaya devam ediyor. Cezasızlık politikaları erkeklere ciddi özgüven ve cesaret veriyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme süreci sonrası ve sürekli “6284 sayılı kanun kaldırılsın” naraları sonucu, erkekler kararları tiye alıyor ve kararı deliyor. Onlarca kadın elinde koruma kararıyla öldürülüyor.

Zorlama hapsine bir disiplin cezası olan normal ceza davası muamelesi yapılıyor ve karara itiraz yolunu açarak, delil belge toplayıp, tanık dinleyip, duruşma yapıp zorlama hapsin uygulanması boşa düşürülüyor. 

Yasada “yeter artık” dedirten bir başka madde; kadınların soy isimlerini evlendikten sonra kullanmalarının engellenmesi. Kadının kütüğü babadan eşe geçiyor. Kadının adı, sanı, varlığı; eşi, aile reisi ve onun hizmetlisi olarak kadın olduğu, patriyarkanın güncel savunucuları ve uygulayıcıları olan iktidar tarafından yeniden kadınlara ezberletiliyor.

Anayasa Mahkemesi, 22 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararı ile kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almasının, ailenin ortak bir soyadına sahip olmasını mümkün kılan tek seçenek olmadığını söyledi ve kadının eşinin soyadını alma zorunluluğunu kaldırdı.

AYM’nin “soyadını kullanma mecburiyetini” kaldırma kararının yürürlüğe girdiği Ocak 2024’ten beri hukuk dışı bir emrivaki yaşanıyor. Şu anda, yeni evlenen kadınların kendi soyadlarını kullanmak için verdikleri dilekçeler bekletiliyor ve işlem yaptırılmıyor. Kadınlar, evlendikten sonra evlenmeden önceki soy isimlerini kullanabilmek için uzun yıllar hukuki mücadele verdiler. Eşitlik mücadelesi açısından kazanılan hak, kadınların elinden alınmak isteniyor, 9.yargı paketiyle.

Sarsıntılara devam

Kayyum ve darbe siyasetiyle, yeni müfredat taslağı, MESEM uygulaması, hayvanları uyutma diye açıkça hayvan katletme taslağıyla ve 9. yargı paketiyle saldırılar hız kazandı, rejim kurulmak isteniyor. Ancak gördük, iktidar meşruiyetini kaybetti, çözüm araçları üretecek kapasitesi daraldı, elinde çıplak erkek devlet şiddetinden başka bir şeyi kalmadı. Ayakta kalmak için daha çok şiddet, baskı uygulamaktan başka çözümü kalmadı. Önümüzde hareketli, zor ama birçok fırsata, değişime ve kazanıma gebe bir dönem var. Feministler olarak çatlaklardan geçip, yarıkları büyütüp, sarsıntıya devam etmeli.