Erkek şiddetine, devlete, yargıya karşı

İsyanda, yan yana, sokaklardayız!

2021 Ocak ayından bu yana erkekler en az 260 kadını katletti. Erkek şiddeti her geçen gün artarken iktidardakiler “kadın cinayetleri azaldı, abartılıyor, kadınlar bizim sayemizde haklarına kavuştu” yalanlarıyla üstünden geçmeye kalkıyor.

Erkek egemen iktidar koalisyonunun krizler sarmalından çıkış arayışları ve  yeni rejimi kurmaya yönelik hamleleri ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik bir şekilde kadınların hayatlarını ve haklarını tehdit ediyor. İktidarın bu söylem ve hamlelerinin yargıya yansıması hukuksuzluk, cezasızlık ve faillerin cesaretlendirilmesi olarak geri dönüyor.  Erkek adaletin cesaretlendirdiği failler bana bir şey olmaz diyerek kadınları öldürmeye devam ediyor. 

Derinleşen ekonomik kriz en çok kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların yoksullaşmasına sebep olurken her gün en temel ihtiyaçlarımıza yapılan yeni zamlar AKP milletvekillerinin dediği gibi hiç de “mini mini” değil , her şey tıkırında, ekonomimiz uçuşta diye naralar atarlarken biliyoruz ki ekonomi değil zamlar uçuşta! 

 Yönetenlerin, bir avuç zenginin cepleri dolarken derinleşen ekonomik krizle İşsizlik, barınma, geçinememe sorunları daha can yakıcı bir yerde duruyor. Bu ekonomik şiddet kadın emeğinin daha çok sömürülmesine, emeğin değersizleştirilmesine sebep oluyor. Kadın yoksulluğu artarken patriyarkal kapitalist sistem kadınları daha çok ev-aile-şiddet sarmalına hapsediyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı tek adamın kararı ile çekilirinken; her gün artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin faillerinin tek başlarına olmadığını görüyoruz. Kadınlar için etkin uygulanmayan 6284 sayılı kanun suistimal edilerek kayyım rektörler için sorunsuz işletiliyor. Kadınlar ölümle tehdit edilirken koruma tedbirleri aylarca verilmezken veya verilen koruma tedbirlerinin kolluk kuvvetlerince uygulanmaması sonucu kadınların  can güvenliği korunmazken demokratik üniversite talep ederek anayasal hakkını kullanan öğrencilere yönelik kayyıma 6284 sayılı kanun kapsamında koruma tedbirleri hemencecik veriliyor! Biz kadınlar 6284 kim için diye sormaya ve amacına uygun şekilde etkin uygulanması için mücadele etmeye devam ediyoruz.

Kadınlar bedenleri, hayatları ve haklarına  yönelen saldırılara karşı susmuyor direniyor. Erkek adalet; sistematik erkek şiddetini görmezden gelip hayatlarına sahip çıkarak meşru müdafaa haklarını kullanan Çilem, Nevin, Gülten, Fikriye, Hülya gibi kız kardeşlerimizi cezalandıryor. Kadınlar hayatlarına yönelen saldırıyı bertaraf etmek isterken kendilerini fail durumda bulabiliyor. Kadınlar yalnızlaştırmaya çalışılarak “ya öleceksiniz ya da cezaevine gireceksiniz” diyen erkek yargı kız kardeşlerimiz  üzerinden biz kadınlara şu mesajı veriyor: “Erkek şiddetine karşı hayatta kalmak için kendinizi savunamazsınız”. 

Fakat; “öz savunma haktır” diyen biz kadınların birbirimizden, haklarımızdan vazgeçmeye niyeti yok. Tek adamın İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararına karşı  daha önce mücadelemizle  nasıl kazandıysak şimdi de “İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalattıracak ve uygulatacağız” diyoruz. 

Elbette biz kadınlar, LGBTİ+’lar  bize dayatılmaya çalışılan yoksulluk ,şiddet sarmalına karşı direnmeye, sokakları, meydanları doldurmaya devam ediyoruz. Kadın düşmanı politikalar, eril yargı kararları, erkek-devlet şiddeti karşısında hayatımız, haklarımız, bedenimiz, emeğimiz bizim demeye, yan yana ,omuz omuza Kadın Kurtuluş mücadelesini örgütlü mücadele ile güçlendirmeye devam ediyoruz. 

Bizler her yıl olduğu gibi bu 25 Kasım’da da olduğumuz her yerde; geçmişten bugüne direnen tüm kadınlardan, örgütlü mücadelemizden  aldığımız güç, cüret ve isyan ile sokaklarda, alanlarda olacağız!