Mücadele tarihi içerisinde dayanışma köprüleri hep kuruldu. Bizler de geçmişin mirasını sırtlanan ve yürüyen feministler olarak kız kardeşlik, yoldaşlık köprülerini kurmaya devam ediyoruz.

8-9 Haziran tarihinde Amed ve Batman’a feministlerin gidişiyle yoldaşlık köprüsünün bir örneği orada kurulmuşken diğer örneğini kurmak için Hakkari’ye ve Van’a bizler de katıldık. Gidiş kararını ve planını yaptığımızda Hakkâri’ye kayyım ya da daha yerinde bir tabirle, “işgal valisi” henüz atanmamıştı. Kayyım atanmasının ardından hızlanan plan ile 7-8 Temmuz tarihlerinde İstanbul, İzmir ve Ankara’dan feministler olarak Hakkâri ve Van’daydık.

On yıllardır süren mücadele içerisinde Kürt Kadın Hareketi’nin ayrı bir önemi ve ağırlığı olduğunu o topraklara daha ilk adımı atar atmaz hissettik ve gördük. Kentte kadınların gücünü hissetmek hepimize başka bir güç verdi. Hangi eve gitsek kiminle konuşsak boyun eğmez, güçlü kadınlarla karşılaştık. Bu elbette Kürt Kadın Hareketi ve toplamda kadın hareketinin gücü. Geçtiğimiz yerel seçimlerdeki kazanımda da bu ağırlığın ve değiştirici gücün etkisi büyük.

Bölgede yerel seçimlerin ardından tabloya baktığımızda kadınların özel olarak kazandığı bir atmosfer var. Bu gerçeği kayyımın ilk önce kadın kurumlarına, sığınma evlerine saldırmasından, kadın çalışanları işten çıkarmasından da anlamak mümkün. Bu adımların hiçbirinin tesadüf olmadığı hepimizin malumu.Belediyenin ilk defa kazanıldığı Gevaş’ta eş başkan Kübra Aktı’nın “Belediyede kadın tuvaleti bile yoktu” diye dile getirdiği durum kayyımın da iktidarın da erkek yüzü ve zihniyeti için çarpıcı bir örnek.Kayyımla mücadelenin de feminist bir mücadele olduğu bir kere de oradaki arkadaşlarımızdan dinlediğimiz deneyim aktarımlarıyla kanıtlanmış oldu ve tabii ki tarihe geçti. Mesele feminist mücadelenin konusu, çünkü; “işgal valileri” iktidarı temsilen ilk iş olarak kadınların mekanlarına, haklarına ve hayatlarına saldırıyor.

Tam da bunun farkındalığı ile müthiş bir coşku, sevecenlik, içtenlikle karşılandık. Özellikle Hakkâri’de kayyım saldırısına birlikte yanıt vermenin gururunu hepimiz hissettik. Van’da ise hem sandıkta hem sokakta kazanmanın coşkusu ve özgüveni ile karşılaştık. Eksik bırakılan yerleri tartıştığımız gibi güçlü yanlarımızı da birlikte konuştuk. Ve bütün bunları konuşurken kız kardeşlik hissi hep ortamda, yanı başımızda ve bize güç veren şey oldu.

Bir yandan o düzeyde güçlü örgütlülük diğer yandan örgütlülüğün kadınlara nasıl bir güç verdiğini, bir coğrafyayı nasıl değiştirdiğini görmek her birimiz için başka bir deneyimdi.

İşgalin kendisini bizzat içinde gördük. Hakkâri’de kadınlar sokağa çıkamıyor, çünkü her çıktığında asker, polis, uzman çavuş tacizi ile karşı karşıya. Yıllardır sürdürülen kayyım politikası ile fiili işgal, hayatı çok daha derinden etkiliyor. Kuşatma ve bunun kadınlara yansıması her an her yerde hissediliyor. Öyle ki kamuya hizmet için var olan belediye binasının kapısının halka kapalı olması bir yana belediye binasına yaklaşmak bile imkânsız.

Belediyenin kazanılmasının hemen ardından kadınların çeşitli şikayetler için belediye binalarına koşması çok önemli bir veri sunuyor bize. Hakkâri’de bu kazanıma karşı iktidar saldırısına dair duruş net.

Bu ziyaret sırasında bizim de dahil olduğumuz “İradeye Saygı Yürüyüşü” bunun önemli bir parçası oldu. Bu yürüyüş sırasında tarihimizden bir köprü ile de karşılaştık. Devrimci gençlik önderleri Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının Zap suyu üzerine inşa ettikleri ve halk arasında “Deniz Gezmiş Köprüsü” diye anılan Devrimci Gençlik Köprüsü’nde yürüyüşü/yürüyüşçüleri karşılamanın anlamına değinmeden geçmek eksik kalır. Bir köprüyü kurarken tarihimizin başka bir köprüsünden güç aldık, yürüdük.

Bir yenilgi karşısında saldırı konseptini hızlandıran iktidar kadınların, gençlerin, halkın kendi mücadelesinin duvarına tosluyor. Van’da sadece sandıkta değil, sokakta da kazanılan belediye şimdi Van halkı için başka bir özgüven ve güç anlamı taşırken Hakkâri’de de “işgal valisine” karşı ısrarlı direniş devam ediyor. Kadınlar, sosyalistler, Kürt halkının kendisi Van direnişi ile çok önemli bir eşikten geçti. İstanbul’dan Amed’e, İzmir’den Hakkâri’ye dört bir yanda kent merkezlerini kuşatarak iradesinin sesini yükselten binlerce insan Van’ı bir kere daha kazandı. Şimdi ise diğer illerde olduğu gibi kayyımların bıraktığı enkazı kaldırmaya başladılar bile.

Van’da açığa çıkan direniş yanı başındaki Hakkâri halkına başka bir güç verdi. Kadınlar ve Hakkâri halkı Viyan Tekçe’nin yanında. Bizler de oradan dile getirdiğimiz gibi tüm kadınları, feministleri, kadın örgütlerini ve belediyeleri Hakkâri’nin seçilmiş eş başkanı Viyan Tekçe’yi tanımaya, ziyaret etmeye ve bu gücü büyütme çağrımızı yineliyoruz.

tr_TR