Cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı(mizojini), kadınlara bariz bir şekilde zarar veriyor: Kadınlar her gün ekonomi, işgücü ve sağlık alanlarında yaşadıkları dezavantajlarla, yakın partner şiddetiyle, kamusal alanda toplumsal cinsiyete dayalı şiddet türleriyle ve sokaklarda tacizle karşı karşıya kalıyor.

Kadınlar aynı zamanda 2019 yılında hala bariz bir şekilde var olan toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin inkâr edilmesi ile mücadele ediyor. Bazı insanlar; ayrımcılıkla mücadele yasası, eşit işe eşit ücret ve anneliğin işgücüne katılımın önünde bir engel olmamasını sağlamanın, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için ihtiyaç duyulan tek şey olduğunu var sayıyorlar.

Ancak cinsiyetçilik, toplumu daha zor algılanan biçimlerde kapsıyor – ve etkileri her zaman bu kadar somut değil. Bu ayrımcılık sadece işyerinde ve sokaklarda değil, sosyal ortamlarda ve kendi evlerimizde, bazen bizi seven insanlar tarafından yapılmakta.

Cinsiyetçilik aynı zamanda, tıpkı ebeveynlerin bir aile buluşmasında misafirlere hizmet etmek için kız çocuklarını çağırmaları ve oğullarının erkek akrabaları ile dinlenmekte özgür olmaları gibi, çok genç yaşlarda başlıyor.

“Günlük cinsiyetçilik”, failler veya izleyiciler tarafından fark edilmeyebilir, ancak kadınları yavaş yavaş yıpratır ve hem fiziksel hem de zihinsel sağlığın kötüleşmesi ile yakından bir ilişkisi vardır.

‘Günlük cinsiyetçilik’ nedir?

Araştırmacılar gündelik cinsiyetçilik ile ilgili deneyimleri günlük tutma yöntemini (Daily diary method) kullanarak incelediler. Amerika Birleşik Devletleri’nden yapılan bir dizi çalışmada, 107 kadın ve 43 erkekten oluşan araştırmacılardan, iki hafta boyunca karşılaştıkları herhangi bir cinsiyetçi olayı günlüklerinde kaydetmelerini istendi.
Katılımcıların karşılaştığı cinsiyetçilik türlerinden ilki, gelenekselleşmiş toplumsal cinsiyet rolü önyargılarının ve basmakalıpların onaylanmasıydı. Örneğin, bir katılımcı kendisine “bu karmaşık sigorta meseleleri konusunda küçük sevimli kafasını yormasına gerek olmadığının” söylendiğini beyan etti.

Katılımcıların karşılaştığı bir diğer günlük cinsiyetçilik türü, cinsiyetçi şakalar ve dil gibi aşağılayıcı veya küçük düşürücü muamele.

Üçüncü tür bir cinsiyetçilik, sokakta karşılaşılan taciz ve istenmeyen dokunuşlar gibi cinsel nesnelleşmeydi. Örneğin, bir katılımcı bir partide bir yabancının, o yürürken belini sıktığını bildirdi.

Bazı bağlamlarda, kadınlar katılım konusunda herhangi bir resmi engelle karşılaşmamış olabilir, ancak yine de dezavantajlı olan kültürel normlarla karşı karşıya kalabiliyorlar.

Örneğin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi geleneksel olarak erkeklerin egemen olduğu alanlarda kadınlar, başarılarını baltalayan önyargı ve olumsuz basmakalıplarla hedef haline gelebiliyorlar.

Bu olumsuz yargılar, küçümsenmeyi ve daha kolay görevler verilmesini içerebilir. Kadınlar ayrıca çalışma saatleri dışında olanlara davet edilmemek gibi sosyal dışlanma ve tecrit de yaşayabilirler.

Cinsiyet ayrımcılığına karşı kurallar ve yasalar, cinsiyetçi tutumları olan kişilerin günlük etkileşimlerinde adaletsizce davranmalarını engellemez. Özellikle de cinsiyetçi davranışların herkes tarafından tespit edilemeyen yollarla ve bilinçsizce yapılabildiği göz önüne alındığında konunun ciddiyeti artıyor.

Ayrımcılık Tedirginlik Yaratıyor

Bu haksız muamelenin bireysel örnekleri zararsız görünecek kadar küçük dursa da, çok sık ve her yerde karşımıza çıkabilirler. Günlük cinsiyetçilik, hayatımızın arka planında sürekli olarak bulunur ve ekstra bir stres katmanı ekler.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, günlük cinsiyetçiliğin bu hemen göze çarpmayan biçimleri araştırmacılar tarafından daha zayıf zihinsel sağlıkla ilişkilendiriliyor.

Yukarıda tarif edilen günlük tutma çalışmasında bildirilen raporlarda, günlük cinsiyetçiliğin psikolojik sağlığı olumsuz etkilediği ortaya konmuştur.

Daha önceki araştırmalar, cinsiyetçilik deneyimlerinin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), içki içme ve sigara içme dahil olmak üzere daha zayıf zihinsel ve fiziksel sağlıkla bağlantılı olduğunu göstermiştir.

Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, erkeklere kıyasla kadınlarda daha kötü sağlık sonuçlarının nedeni olarak işyerinde cinsiyet ayrımcılığı deneyimleri bulundu.

Bazıları İçin Görünmez Olabilir

Araştırmalar, herhangi bir temelde ayrımcılığa maruz kaldığınız algısının, daha zayıf zihinsel ve fiziksel sağlıkla bağlantılı olduğunu göstermektedir. Hemen göze çarpmayan ayrımcılık biçimleri, daha açıkça algılananlar kadar zararlı olabilir.

Gündelik cinsiyetçilik, bu deneyimi yaşamamış olanlar için fark edilmesi zor olabilir. Araştırmalar, erkeklerin cinsiyet ayrımcılığına dair kanıtları kabul etmelerinin kadınlardan daha az olası olduğunu göstermektedir. Bu, algıların ve günlük gözlemlerin kendi deneyimlerimiz ve önyargımızla sınırlı olmasından kaynaklanmaktadır.

Cinsiyetçilik Bir Sağlık Sorunudur

Sağlık ile bağlantısı göz önüne alındığında, cinsiyetçiliği bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirmek makul olur.

Bunu yapmak, etkilenenlerin iyiliğini korumaktan sorumlu oldukları düşünülen çevreyi genişletir. Hükümetler, tıpkı sigara ve obezite gibi diğer halk sağlığı sorunlarını azaltmaya yatırım yaptıkları gibi, bu sağlıksızlığı azaltmakla yükümlüdürler.

Daha adil bir toplum oluşturmak adına, cinsiyetçilikten kaynaklanan sağlık sorunları için bir miktar panzehir gerekiyor. Fakat bildiğimiz gibi, korunma tedaviden daha iyidir.

(Bu yazı Türkçeye Mor Dayanışma Çeviri Komisyonu tarafından çevrildi. Orijinali için: https://theconversation.com/still-serving-guests-while-your-male-relatives-relax-everyday-sexism-like-this-hurts-womens-mental-health-116728?utm_source=facebook&utm_medium=facebookbutton)

en_GBEnglish (UK)