Sanatsal olarak kartpostallara yazılmış kişisel sırları toplayan bir proje olan Secret Post’a son günlerde bir kadın şunu gönderdi “Evlenmeye ve ev almaya başladığımızdan beri, kız arkadaşlarımla birlikte eskisi kadar gülmüyoruz.”

Bu kişisel sır, aslında ulusal bir konu ve “Azalan kadın mutluluğu paradoksu” olarak adlandırılan şeyin bir parçası.

Kadınlar yüzyıllardır olduklarından daha fazla hakka ve imkâna sahip fakat yine de hem mutlak ifadelerle, hem de erkeklere göre her zamankinden daha az mutlular.

Evlilik de bunun sebeplerinden biri.

Heteroseksüel evlilik eşitsiz bir kurum. Kadınların geneli ücret almadan ve değerinin altında görülen evi içi emekçisi olarak hemen hemen her gün çalışıyorlar ve bu eşitsizliğin eşlerinden daha fazla farkındalar. Evlilik için bireysel boş vakitlerini ve kariyer amaçlarını feda etme olasılıkları erkeklerden daha yüksek.

Evlilik, bir bağlılık anıdır ve erkeklere kıyasla kadınlar çok daha fazla kendilerini ve kariyerlerini ilişkilerine, çocuklarına ve eşlerinin kariyerine bağlı kılarlar.

Bekârlıkla kıyaslandığında, evlilik pek çok kadın için bile bile ladesten başka bir şey değil. Araştırmalara göre; evli kadınlar bekâr hemcinslerine ve eşlerine oranla daha mutsuz, erkeklerden ise daha az evliliğe hevesliler. Ayrıca boşanma başvurusunda bulunma olasılıkları daha yüksek ve bunu yaptıklarında evli oldukları zamanla kıyaslandığında daha mutlular (erkeklerde bu durum tam tersi şekilde); tekrar evlenmeye de erkeklere göre daha az istekliler.

Bunun şaşırtıcı olmasının tek sebebi, bize başka türlü olduğunu söyleyen propaganda selinden kaynaklanıyor. Şimdiye dek hepimize kitaplar, sitcomlar, realite şovları ve romantik komediler tarafından bekâr kadınların evlenmek için can attıkları öğretildi.

Televizyon reklamlarında ve düğün komedilerinde erkekler mecazi veya kelimenin tam anlamıyla evliliğe sürüklenir, bu Hugh Hefner tarafından 1950’lerde icat edilen bir fikir (“Playboy” teriminin kullanılmasından önce, evliliğe direnen erkeklerin eşcinsel olduklarından şüphelenilirdi.) 

Kız çocuklarına yönelik düğün temalı oyuncaklardan ve sadece kadınlara yönelik her yerde bulunan düğün dergilerinden bahsetmiyorum bile. Peki neden? Sanki bizi doğru olmayan bir şeye ikna etmek için çok çalışıyorlar gibi.

Peki, kadınlar erkeklerle evlenmezse, o zaman ne olur?

Evlilik, erkeklere kaybedecekleri bir şey vererek erkeklerin şiddetini ve toplum içindeki çatışmalarını azaltır. Evlilik ayrıca, erkeklerin işte harcadıkları çabayı arttırır; bu da kapitalizm ve ekonominin menfaatinedir. Ve genellikle evlilikler sonucunda çocuklar meydana gelir ki bu da kazanç ve harcama döngülerinin şiddetlenmesi, çalışanların daha güvenilir ve işverenlere bağımlı kılınması, hareketliliğin azalması ve yeni nesil işçilerle sosyal güvenlik yatırımcılarının yaratılması demektir.

Evlilik bizi bir makinenin içine sokar. Ve eğer kadınlara büyük oranda erkeklerden daha az yarar sağlıyorsa, evlilik teşvik mesajlarının birçoğunun tamamen kadınlara yönelik olması hiç de şaşırtıcı değil.

(Bu yazı Türkçeye Mor Dayanışma Çeviri Komisyonu tarafından çevrildi. Orijinali için: https://www.businessinsider.com/society-should-stop-pretending-marriage-makes-women-so-happy-2017-1)

en_GB