Neoliberal politikalarla yoksulluk, işsizlik ve sömürü mekanizmaları hız kesmeden sürdürülüyor. Muhafazakârlık ekseniyle heteroseksist, militarist, ırkçı; kadın, doğa ve çocuk düşmanı toplum inşası adım adım kurulmaya çalışılıyor. AKP iktidarının ve erkek egemen tahakkümcü zihniyetin kadınları aile içerisinde tanımlamasına ve esnek çalışma politikalarına, kaç çocuk doğuracağımızdan kimi seveceğimize varan söylemlerine, kürtaj ve sezaryen hakkının fiilen yasaklanmasına karşı kadınların isyan çığlığı olarak çıktı karşımıza GEZİ.
Gezi’nin Gezi Parkı’ndan ibaret olmadığını gösteren bu isyan dalgası, sermayeye hizmet eden doğa talanından patriyarkayı körükleyen kadın düşmanı söylemlere kadar astığım astık kestiğim kestik iktidar politikalarına bir cevaptı.
BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!
Kadınların bedenleri ve hayatları üzerindeki baskı ve şiddet artarken kadın mücadelesi Türkiye’nin her yerinde dayanışmanın ve örgütlü mücadelenin en güzel örneğini veriyordu.
“Mutfaklardan çıktık geri dönüş yok” sloganları, tencere tava sesleri, küfürsüz hava sahası talepleri ile çok farklı noktalardan kadınlar ortak noktada buluştular.
Renkli, isyankâr, cüret eden direniş deneyimleri ile kadınlar yepyeni bir döneme merhaba dedi. Her yaştan, dinden, ırktan kadın Gezi’de yer aldı. Kırmızılı kadın, mavili kadın, sapanlı teyze Gezi ile sembolleşen isimler oldu. Dünyada yankı bulan Gezi direnişinin en önünde kadınlar yer aldı. Farklı direniş tarzları, hayatlarına sahip çıkmadaki kararlı duruşları, yeni döneme yönelik söz söyleme becerileri ve cüretleri ile kadınlar hayatlarını kimseye teslim etmeyeceklerini ülkenin her yerinden haykırarak dile getirdiler.
“Mutfaklardan çıktık geri dönüş yok” sloganı öylesine söylenen bir söz değildi elbette. Gezi’nin 7. yılında gördüğümüz faşizmin kurumsallaşmasına dair adımlar ve kadın hareketine saldırılar geri dönülmeyecek yolun özgürlük yolu olduğunu bir kere daha göstermiştir.
HER YER DİRENİŞ
Kolluk kuvvetlerinin sıktığı biber gazından korunmak için kullanılan gaz maskelerinin yerini Korona’dan korunma maskeleri aldı. Kapitalizimn yıkıcılığıyla ataerkinin tüm tahakkümcü ilişkilerini arkasına alan 19 yıllık AKP iktidarının, artan kadın düşmanı, LGBTİ+ düşmanı, doğa düşmanı politikaları karşısında değişmeyen ve aksine güçlenen şey sokaklardan, alternatif tüm kanallara, sosyal medyaya kadar her yerin direniş alanına dönmesi oldu.
Kamusal alanlardan silinmeye çalışılan kadınlar, #evdekal çağrılarıyla güvencesiz, esnek, uzun saatler ile ucuza çalıştırılan, yoksulluğa ve işsizliğe terk edilen işçiler, Salda’ya, Kaz Dağları’na, Hasankeyf’e sahip çıkan insanlar, “parkta oynama, git evlen” denilen çocuklar bir parkı ve iki ağacın gölgesini 31 Mayıs 2013’te olduğu gibi bugün de savunmaya devam ediyor.
Kadın özgürlük mücadelesinde yerellerden semtlere her yerde sözünü söyleyecek Mor Dayanışma’yı kurmamıza işaret fişeği çakan Gezi direnişinin 7. yılında ve yeni bir dünyayı inşa etme yolunda, Gezi’de kanat çırpan bir kelebeğin tüm dünyada fırtına yaratması için tüm kadınları isyanı kuşanarak mücadele etmeye çağırıyoruz. Yaşasın Gezi Direnişi! Yaşasın Kadın dayanışması!