Şili’de, İran’da, Irak’ta, İspanya’da, Sudan’da, Fransa’da, İsviçre’de, Endonezya’da, Türkiye’de… Kadınlar dünyanın her yerinde ayakta ve mücadeleyi sağlam adımlarla büyütüyor.
Daha güçlü, daha örgütlü bir biçimde ve her bir fabrikaya, eve, mutfağa, kampüse giren kadın dayanışmasının verdiği güven ile büyütüyorlar.
Kadın kurtuluş mücadelemiz; geçen iki yıl boyunca yaşadığımız ve hala içerisinde olduğumuz pandemi kriziyle başka bir süreçten geçiyor.
Gerek dünya genelinde, gerek ülke genelinde kapitalizmin krizi ile daha da yoğunlaşan emek sömürüsünün pandemi kriziyle de beraber daha çok artması bir tarafa; erkek egemen iktidarların kendi krizlerini çözmek için ırkçılığı, milliyetçiliği, kadın, göçmen, LGBTİ+ düşmanlığını da artırdıklarını görüyoruz.
İktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilme kararı, 6284 sayılı kanuna yönelik saldırılar ve etkin uygulanmaması, erkek şiddeti faillerine cesaret veren, tacizin, tecavüzün, istismarın önünü açan cezasızlığın ve hukuksuzluğun normalleşmesi, feminist harekete yönelik sindirme politikaları bizleri durduramayacak.
Kadınlar bu politikaların nefret nesnesi olmayacakları gibi, kurulacak yeni bir düzenin özneleri olacaklarını ilan ediyorlar.
Patriyarkal kapitalist düzenin sürdürülemez olduğunu, bizlere ölümden, şiddetten, sömürüden başka hiçbir şey sunmadığını en sert biçimde deneyimleyen bizler; gittikçe daralan ve bize nefes aldırmayan bu çemberi kırıp atmak için sosyalist feminist ideoloji ışığında yol alıyor ve buna karşı mücadele ediyoruz.
Kadın dayanışma ağımızı, feminist mücadeleyi büyütme iradesi ve cesaretiyle her yerdeyiz.
Eşit, Özgür, Sömürüsüz Bir Dünya İçin; Bir Adım Daha Atma Zamanı!
Anadolu Bacıları’ndan Mükerrem Belkıs’lara, Ulviye Mevlan’lardan, 87’deki dayağa karşı dayanışma yürüyüşlerine, oy hakkı mücadelemizden 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşlerine, Gezi’den 25 Kasım’lara, Kaz Dağları direnişinden şiddet karşıtı büyük eylemlerimize… Vardık, varız ve var olacağız.
Bilinmesini isteriz ki, bizler, erkek-devlet şiddetinin mağdur nesneleri olmanın ötesinde, cinsel ve sınıfsal tahakkümün, sömürünün, eşitsizliğin ortadan kaldırılması yolunda mücadele edenleriz.
En son 2020’de “İnadına Mücadele İnadına Özgürlük” şiarıyla yaptığımız ikinci kadın konferansımızdan bu yana; kadın kurtuluş mücadelemiz ve tüm dünyanın kadınları için özgürlük inadımız giderek büyüdü, bu günlere geldi.
Şimdi Türkiye’nin birçok ilinde, onlarca ilçesinde ve mahallesinde daha çok kadının dayanışma ağımızda, il/ilçe meclislerimizde ve komisyonlarımızda yer alması ile birlikte daha güçlü ve daha örgütlüyüz.
Biliyoruz ki emeğimizi, bedenimizi, haklarımızı sömürmekten bir an bile geri durmayacak olan ataerkil kapitalist sistem ancak ve ancak örgütlü mücadele ile yıkılabilir.
Evlerden işyerlerimize kadar her yerde sistematik olan ataerki de, sermayenin sömürü düzeni de kadınları yalnızlığa, bireyciliğe itmeye çalışırken kadınların örgütlü mücadelesinin bu kadar muazzam olmasının tesadüfi olmadığını; aksine feminist kolektif öznelerin ve aksiyonun neler yapabildiğini/eceğini hepimiz biliyoruz.
Bunu kendi bulunduğumuz yerellerde, mekanizmalarda sağlam adımlarla aldığımız yolun kalıcılaşmasından, enternasyonal kadın mücadelemizin büyümesinden biliyoruz.
Mor Dayanışma, atölyelerden, evlerden, mutfaklardan, işyerlerinden, mahallelerden, semtlerden farklılıkları ile bir araya gelen kadınlarla ev ev, kapı kapı dolaşarak yerellerde deneyimler edindi, güç biriktirdi.
Ve kadınların öz örgütlerini inşa edecek örgütlülüğün ayaklarını oluşturmaya devam ediyor. Kadınların özgürlük taleplerinin dayanışma ve örgütlülük ile büyüdüğünü yaşamın tüm hücrelerine nefes verdiğini gördük.
Evet, şimdi bir adım daha ileri atmanın zamanıdır!
Kadın hareketinin kendi güncel gündemini ve şimdi-hemen gerçekleşmesini talep ettiği acil ihtiyaçlarının şimdi-hemen gerçekleşmesini hedefliyoruz. Ve aynı zamanda, sistem karşıtı özgün bir güç olarak aynı zeminde var olan başka toplumsal güçlerle ortaklaşarak, erkek egemenliğinin ürettiği cinsiyet rollerinin ve cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kalktığı kadın özgürlükçü bir geleceğe doğru fiili-meşru adımlarla ilerliyoruz.
Şimdi, erkek ve erkek-devlet şiddetine ve sermaye sömürüsüne karşı oluşan gerilimli ama bir o kadar fırsat kokan havayı kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda yapılandırma zamanı için “bir adım daha atma zamanı” diyoruz.
11-12 Haziran 2022 tarihlerinde “Eşit, Özgür, Sömürüsüz Bir Dünya İçin; Şimdi Bir Adım Daha Atma Zamanı!” şiarıyla İstanbul, Adana, Antakya, Mersin, İzmir, Aydın, Manisa, Kocaeli, Yalova, Balıkesir, Gaziantep, Dersim, Eskişehir ve Ankara’dan tüm çeşitliliklerimiz ve zenginliklerimiz ile bir araya geldik. İki günlük konferansta 500’e yakın kadının katılımıyla İstanbul’da gerçekleşen Mor Dayanışma 3. Türkiye Kadın Konferansı ile kadın özgürlük mücadelesinde bir adım daha ileri atılmış oldu.
Neoliberal saldırıların, kapitalizmin ve patriyarkanın hedefinde olan kadınlar olarak, beden ve emek politikalarının karşısında yol almaya devam edeceğiz.
Yerellerde, mahallelerde, işyerlerinde, tüm yaşam alanlarında, yeni döneme uygun mücadele araçlarımızı keşfedecek, geliştirecek ve sosyalist feminist bir hattı inşa edeceğiz.
Bu yolda yalnız yürümedik, yalnız yürümüyoruz, yalnız yürümeyeceğiz!
Kadın dayanışmasının bizlere hayat verdiğinin farkındayız.
Bu noktada konferansımıza katılan, güç ve moral veren tüm kadın kurumlarına, katılımcılara ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
Bu davete icabın anlamını ve önemini iyi biliyoruz.
Kampüs Cadıları, Liseli Cadılar, Lila Solidaritat, HDP, CHP, EMEPli Kadınlar, Türkiye İşçi Partili Kadınlar, TJA, EŞİK, Ekmek Ve Gül, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kırkyama Kadın Dayanışması, Sosyalist Kadın Hareketi, Kadın Zamanı Derneği, Kadın Koalisyonu, Datça Kadın Platformu, İşçi Emekçi Kadın Komisyonu, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Feminist Drama, Validebağ gönüllüleri, Gezi tutsakları, işçi direnişlerinden kadınlar, Dersim Dernekleri Federasyonu, Hubyar Sultan Alevi Dernekleri Federasyonu, Feminerva Dergisi, Otonom Yayınevi, Yordam Kitap ayrıca feminist yazar, müzisyen ve akademisyenlere, LBTİ+’lara konferansımıza güç verdikleri için teşekkür ediyoruz. Almanya’dan, İsviçre’den, Irak’tan, İspanya’dan, Bolivya’dan, İran’dan ve birçok yerden kadın örgütlerinin konferansımızı selamlaması bizler için çok anlamlı ve değerli.
Hem Türkiye’den, hem yurt dışından aldığımız bu geniş desteğin, salt diplomatik olmadığının, politik bir dayanışma tavrı olduğunun farkındayız.
Bu dayanışma tavrının bizlere güç verdiğinin bilinmesini isteriz.
Kadın konferansımızın ilk gününün verdiği coşku ve umutla konferansımızın 2. gününde 9 oturumda topladığımız gündem ve tartışma başlıkları ile mücadele hattımızı belirleyen kararlarımızı ortaklaştırdık.
Oldukça verimli ve moralli bir havayla konferansımızı sonlandırıyoruz.
Bu moralle ve motivasyonla şimdi yolumuza güç biriktirerek devam edeceğiz.
Mahallelerde, fabrikalarda, sokaklarda “Mor Dayanışma ile bir adım daha!” çağrımızı ulaştırmadık kadın bırakmayacağız.
Katılan, güç veren, omuz veren, buradayım diyen, bedenen olmasa da ruhen burada olan tüm kadınlara sonsuz teşekkürler.
Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın sosyalist feminist mücadelemiz!