Patriyarkal kapitalizmin ülkenin dört bir yanını felakete çevirdiği bugünlerde kadınlar hiç olmadığı kadar politik bir atmosferin havasını soluyor ve büyük bir seferberlikle yaşamın kurucu öznesi oluyor.
Tarih boyunca toplumsal krizleri, değişimleri ve savaşları çok boyutlu yaşayan kadınlar; şimdi de yıkıntıların arasında en can alıcı yerde duruyor.
Kadınların ev içi emeğini sömürerek kendini yeniden üreten patriyarkal kapitalist sistem, şimdi de yarım yamalak kurulan çadırların ve geçici barınma alanlarının içinde kendini var ediyor.
Depremin ardından çadırlar ve konteynerlerde yaşamak zorunda olan kadınlar için “ev işleri “, yerini “çadır işleri”ne bırakmış durumda.
Üstelik, kadınlar beraber yaşadığı aile bireylerinin bakımını, ruhsal olarak iyileşmesini ve temel ihtiyaçlarını da karşılamaya mecbur bırakılıyor.
Yoksulluk, Şiddet, Depremi Felakete Dönüştürmeleri Kaderimiz Değil!
6 Şubat’ta Maraş merkez üssünde yaşanan deprem 11 ilde etkisini gösterdi. Doğal afetin böyle toplumsal bir felakete dönüşeceği ise ilk saatlerden itibaren AKP-MHP koalisyonunun ve içi boşaltılmış kamu kurumlarının tutumları ile belliydi.
Kadınların kazanılmış haklarını gasp eden, katilleri koruma politikası ile kadın cinayetlerinin önünü açan, hukuksuzluğu ve adaletsizliği kendine ilke edinmiş Cumhur İttifakı; halk nezdinde itibarını ve meşruluğunu kaybetti.
Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen hala ne güvenli barınma alanları oluşturulmuş ne de temel ihtiyaçlar karşılanmış durumda.
Yetersiz hijyen koşulları her geçen gün kadın sağlığı için büyük tehdit oluşturuyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, bugün yıkımı yaşamış bütün kadınları cinsiyetçi muamelelere maruz bırakıyor.
Özellikle deprem bölgesinde kadına yönelik şiddetin devam ediyor. Boşanma aşamasında olan birçok kadın deprem nedeniyle şiddet gördükleri yerlere geri dönmek zorunda kalıyor.
Felaket rejimini kabul etmiyoruz!
*Bütün olasılıkların çok güçlü olduğu bir dönemde 1 Mayıs’a doğru gidiyoruz*
İlk günden itibaren deprem bölgelerine nasıl çökeriz, yıkılan alanları nasıl betonlaştırırız hesapları yapan rantçılardan; biz işçiler giderek yoksullaşırken her gün daha çok zenginleşen sermayedarlardan hesap soracağız!
Kadınların emeğini ucuz, esnek, güvencesiz bırakan ve bizlere yoksulluğu, işsizliği dayatan bu düzenden ve hükümetten hesap soracağız!
Kadın kurtuluş mücadelesinin sosyalist feminist perspektif ışığında yeni yollar açtığı bir dönemdeyiz. Ülkenin dört bir tarafında kadınlar şiddete, yoksulluğa, baskıya ve erkek egemenliğine karşı örgütlü mücadeleyi büyütmeye devam ediyor.
Sokakları doldurup barikatları aştığımız 8 Mart’tan sonra sıra da 1 Mayıs’ı kadınların mücadelesi ile buluşturmak var!