Bir Hayatta Kalma Hikayesi: Aysel


Aysel 37 yaşında. 2 kız çocuğu var. Gezmeyi, alışveriş yapmayı, çocuklarıyla zaman geçirmeyi seviyor. Son zamanlarda işe girdiğinde artık çalışmayı sevdiğini de fark etmiş. Aysel’in hikayesine neden mi ulaşıyoruz? Aysel yıllarca koca şiddetine maruz kalmış. Çekişmeli bir boşanma sürecinin içinde inat etmiş ve nihayetinde boşanmış. Boşandıktan sonra da tam anlamıyla bir kurtuluş yok. Defalarca şikayet, defalarca koruma, uzaklaştırma kararları, darp raporları… Hiçbiri kesin çözüm olmamış ve en son 19 Haziran’da silahlı saldırıya uğruyor Aysel, eski eşi Ferhat Bingöl tarafından. Öyle bir saldırı ki pompalı tüfek tutukluk yapmasaydı şuanda Aysel ile konuşamıyor olacaktık. Bir kadın cinayeti haberiyle daha sarsılmış olacaktık.


Biz Aysel ile daha geçtiğimiz sene Çiğli’de boşanmaya çalıştığı kocasının saldırısına uğrayan başka bir kadın aracılığıyla tanıştık. O bize yönlendirdi. Yani erkek egemenliğinin, patriyarkanın hayatını zindana çeviren ve o zindandan çıkma mücadelesinde olan kadından kadına bir köprü kurduk birlikte. O sırada da Aysel sosyal medyada sesini duyurmaya çalışıyordu. Tanıştık ve hikayesine ortak olmak istedik. Hadi uzatmadan Aysel’den dinleyelim hikayesini.

İzmir’de, Çiğli’de komşumuz, kızkardeşimiz, iş arkadaşımız Aysel


İsmim Aysel. 37 yaşındayım, iki kız çocuğum var. Hoşlandığım şeyler gezmek, alışverişe gitmek, çocuklarımla vakit geçirmek. Son zamanlarda sürekli çalıştığım için çalışmayı da sevmiştim. Mesela şu anda evdeyim ama çok sıkılıyorum. Çalışmayı özledim. Ayaklanmayı özledim. 37 yaşındayım. İki tane kızım var. Biri 17 yaşında, biri de 7 yaşında. 13 yıl boyunca evli kaldım. Bu evli kaldığım süreç içerisinde sürekli şiddete maruz kaldım. 2005 yılında evlendim. 2006’da anne oldum. 2016’da da ikinci anneliğimi yaşadım. Ama eşim sürekli alkol kullanıyordu. Düzenli bir işi yoktu. Sürekli bana şiddet uyguluyordu. Ailesiyle bunu paylaştığım zaman “senin kolunu mu kırmış? Senin bacağını mı kırmış? Ne olmuş senin eşindir, elalemin içinde sesini çıkartma” deniyordu bana. Kendisinden boşanmak istediğim zaman bana “Seni öldürürüm. Kafanı gövdenden ayırırım. Bir aile, kadın cinayetine de sen kurban gidersin” diyordu bana. Aile katliamı çıkartırım diyordu. Senin abini öldürürüm diyordu bana. Çünkü benim tek bir tane abim var. Benim zayıf noktamı biliyordu. Çünkü ben bir tane abimi kaybetmiştim. Vefat etmişti abim 16 yaşındayken. Onu bildiği için beni sürekli onunla tehdit ediyordu.

Evliliğimin ikinci ayından sonra ben sürekli şiddet gördüm kendisinden. İkinci ayından sonra başladı benim ıstırabım yani. Ailesi de bu konuda çok anlayışsızdı. Çünkü kendi annesi de babasından hep şiddet görüyordu. Hani onlara çok normal geliyordu bu tür şeyler. Boşanmak istediğim zaman kafama silah dayamışlığı bile var. Üzerime bıçakla gelmişliği bile var. Benden boşanırsan seni öldürürüm. Sana evlat acısı yaşatırım dediğini bile biliyorum yani düşünün. Beni evladımla sınayabilecek bir insandı kendisi.

Yeter ki uzak dursun


Boşanmaya tam karar verdiğim an, o günün gecesi yine tartışmıştık kendisiyle. Şiddet uygulamıştı bana. 2018 yılının Şubat’ın 28’iydi sanırım. O zaman burnumu kırmıştı benim. Ağzım, yüzüm kan içinde. Yeğenimle konuşuyordum o esnada. Telefonumu almıştı elimden. Ver demiştim yeğenimle konuşuyorum. Şimdi benden haber alamazsa merak edecek. Bari hani yazdığı mesajlara cevap vereyim diye telefonumu kendisinden almıştım. Ona mesaj atmıştım. “Çok kötü dövdü beni. Dayına haber ver.” diye. Hani artık her şey olacaksa olsun demiştim kendimce. Sonra abim geldi beni almaya. O gün üzerimdeki kıyafetlerimle o evden çıktım ve bir daha geri dönmedim. Boşanma davası açtım. Hastaneden darp raporumu aldım. Baroya gittim. Bana o zaman avukat vermişlerdi. Çünkü maddi durumum olmadığı için ve çalışmadığım için. Çekişmeli bir dava olmuştu. O şekilde boşanabilmiştim. 2021 yılında, Şubat ayında. İki çocuğumun velayeti de bana verilmişti o zaman. Her ay 1000 lira bana nafaka vermesi gerekiyordu. 10000 lira tazminat cezası kesilmişti kendisine. Ama istemedim. Çünkü uzak dursun dedim. Çünkü biliyorum ki eğer isteseydim yine bana zarar verecekti. Kendisi benden uzak dursun diye hiçbir şekilde istemedim. Beş yıl boyunca bir lira bile nafaka ödemedi çocuklarıma. Hani yeter ki uzak dursun. Çoluk çocuğa ben bakarım diye işe girdim. Belediyede çalışmaya başladım, kendi ayaklarımın üzerinde durdum, çocuklarımı ona muhtaç etmedim. Babalık görevini de hiçbir zaman yapmadı. Çocuklarımı ben ameliyat ettiriyordum. Küçük iki sefer, büyük bir sefer ameliyat oldu hiçbirinden haberi yok. Annesiyle aram iyiydi normalde ama o da ayrıldıktan sonra bana küfretmeye, aileyi dağıttın diye suçlamaya başladı.


Ferhat benden defalarca af diledi ama her dilemesi şiddete meyilli ve baskılıydı. Gelmezsen evi satarım, çocukları bir daha göremezsin diyerek psikolojik baskılarla beni geri döndürmeye çalışıyordu. Sözde bir gün bana hediye yaptırmış. Bir gece lambası içinde de benim resmim var. Yanına da bir bıçak koymuş. Bunu da büyük kızımla gönderiyor bana. Kızım ona bunun içinde ne var diye sorduğunda “sen açma, annene ver o anlar” diyor. Kızım bana getirdi, anne o ne dedi. Tabii merakla açtık çocuğumun yanında. Baktım bıçak, gece lambası. Avukatımı aradım durumu anlattım. Aysel Hanım direkt emniyete gidin, onları da alıp götürün dedi. Şikayetçi oluyorsunuz ama kovuşturmaya yer yoktur kararı çıkıyor. Bıçağı onun içinde unuttuğunu söylüyor, kovuşturmaya yer yoktur kararı çıkıyor.

Kovuşturmaya yer yok


2018’de ayrılma, 2021’de boşanma gerçekleşiyor. Çocuklar bende kalıyor. Bu süreç sürekli tehditlerle geçiyor ve sürekli uzaklaştırma kararı çıkartıyorum. Bir aylık, iki aylık, üç aylık… En sonuncusu altı ay verildi. Elektronik kelepçe kararı çıktı ama takmadı kural ihlali yaptı. Bir kere taktı, ilkinde. Psikiyatri servisine yattığı için o sürede doktor bunun çıkartılması lazım demiş. Ama psikiyatriden çıktıktan sonra da takamadılar. Takmak istemiyorum diye zorluk çıkartmış. Savcı da tutanak tutun bırakın demiş.
2018’den itibaren beni her tehdit edişinde şikayetçi oldum darp raporlarıyla ama hep kovuşturmaya yer yok kararı çıktı. Bir keresinde iş yerime geldi orada üzerime yürüdü. Silahı olduğunu gördüm, yine tehdit etti. İş arkadaşlarım olunca kaçtı, gitti. Yine şikayetçi oldum, yine boş. Bir keresinde yine silahla beni alıkoydu. Kışın pazar mesaisine giderken karanlıkta karşıma çıktı. Önce karşı çıktım, beni ittirdi ölüm tehdidi savurdu. Sonra alkollü ve silahlı olduğunu fark edince suyuna gittim, ne dediyse tamam dedim. Tekrar evlenelim, barışalım dedi tamam dedim. Seni iş yerine bırakayım dedi ona da tamam dedim. İkna ederek yanından ayrıldığımda gittim şikayetçi oldum. Yine kaçtı tabii ki. Sonra artık korkudan annem beni otobüs durağına bırakıyordu, iş dönüşümde beni alıyordu. Tek başıma gidemez, çok korkar olmuştum. Annemin olduğunu görünce iş yerinin oralarda beklemeye başladı. İş arkadaşlarım görüyorlardı, tam bir net açı olmadığı için ve yaklaşmaya çekindikleri için kimse fotoğrafını çekemedi. Bir ara çalışma saatlerimiz değişti ve o bunu bilmiyordu. O yüzden artık denk gelmemeye başladık. Rahatlamıştım.


Bir tane dosyadan 5 ay ceza aldı ve kesinleşti. Bunun için cezaevine girdiğinde Covid izni ile dışarı çıkmış. Bana bunu kimse haber vermedi. İzinle dışarı çıktıktan sonra 19 Haziran’da karşıma çıktı. Sabah işe giderken beyaz bir araba gördüm, camları siyah filmli. O aracı fark ettiğim zaman yok ya dedim, ihtimal vermedim, son zamanlarda ses soluk çıkmıyor, o kadar da kural ihlali yaptı gelmez dedim. Aracın yanına yakın yürürken bir baktım koltuğa yapışmış bana bakıyor, göz göze geldik. Korktuğumu belli etmeden yoluma devam ettim. Bir iki adım attım ne yapıyor diye bakayım dedim. Çünkü hiç kapı sesi gelmedi. Baktım yan koltuktan acelece bir şeyler alıyor. Anladım zaten, adım atamadım durdum araca baktım. Çok anlıktı her şey. Yan koltuktan bir şeyler aldı kapıyı açtı, bana bir iki adım yaklaştı. Elinde pompalı vardı ödüm yüreğim koptu. Bugün gerçekten bittim dedim kendi kendime. Yapma, sakin ol sadece bu kelimeyi söyleyebildim. Demek beni şikayet edersin diye üzerime ateş etti. İlk mermiler nereye gitti bilmiyorum. Sonra üzerime doğru sıktı ama uğraşıyor bir şeyle. Tutukluk yaptığını anladığım an kaçmaya başladım. Hiç aklıma gelmedi silahının da olduğu. Öldüreceğim lan seni gibi argo kelimelerle, geber lan geber lan geber diyerek koşturdu. Ben yolun alt tarafına gitmeye çalışırken silahla üzerime doğru rastgele ateş etti. İki bacağımdan yaralandım. Kafamın üzerinden boş tetik sesi duymaya başladım. Mermisinin bittiğini anlayınca avazım çıkana kadar bağırmaya başladım, yardım istedim. O da panik yapıp kaçtı. Mahalleli toplanmaya başladı. Bacağıma tampon yaptılar. Polis ve ambulansı aradılar. Hastaneye kaldırıldım. Dizimin yukarısından kalça kemiğime kadar platin takıldı. Kendisi kaçak olduğu için emniyet eve gelmemi istemedi. Kadın konuk evinde kaldım. 11 gün sonra 800 numaralı Menemen otobüsünde yakalanmış. İşe gidip geliyormuş. Benim bir iş arkadaşım görüp de ihbar etmiş. 4 gün hastanede kaldım 11 gün konuk evinde kaldım. O 15 gün boyunca günlük hayatına devam etti ve arkadaşımın ihbarıyla yakalandı. Ben de yakalanınca evime dönebildim.


Devam eden korkular, şiddet dolu bir hayat, suçlama ise basit yaralama


Korkularım devam ediyor hala. Çıkarsa hırslanacak çıkacak. Tekrardan zarar vermek isteyecektir. Bana ulaşamazsa bile aileme illa ki zarar verebilecek bir yapıya sahip. Ben kendisinin en ağır cezayı almasını istiyorum. Çünkü o gün beni oraya öldürmeye gelmişti. Ama dava basit yaralamadan açılmış. Bu çok üzücü bir durum. Benim başıma gelen bu olay onların başına gelse acaba basit yaralamadan açarlar mıydı? Asla.

Bir de yalan ifade vermiş. “Ben oraya af dilemeye gitmiştim, intihar edecektim, yanıma yaklaştı, yüzüme tükürdü, bana hakaret etti, ondan sonra sıktım” demiş. Ya bir kere onun erkekliğinden bana ne. Ben 5 senedir ondan ayrıyım. Kendisinin beni öldürmek istediğini biliyorum. Yüzüne tükürmeye gelince, elinde pompalı varken bir insanın yüzüne nasıl tükürebilirsin? Sonuçta korkudan ölmüşsünüz biliyorsunuz yani ne niyetle geldiğini biliyorsunuz, aklınız mantığınız alıyor mu? Benim almıyor.
Ağır hakaret olduğunu biliyor, ceza indirimi almak istiyor. Bir de “yeşil reçeteli ilaç kullanıyorum üstüne de alkol aldım. Bu aracı nereden aldığımı hatırlamıyorum, pompalıyı nasıl götürdüğümü hatırlamıyorum.” demiş.

Sürekli hatırlamıyorum diyor, önü açık. Ekleyebileceği çok şey var. Silahla arabanın sahibi bulundu mu bilmiyorum. Telefon kullanmadığını söylemiş ama kızımın telefonunda babam diye kayıtlı. 19 Haziran’dan bir hafta önce de mahallemizden geçerken onu öldüreceğim, kaçarı yok diye bağırarak geçmiş.

Duruşma tarihi yaklaştı


Duruşma tarihi belli oldu ama basit yaralamadan açıldı. Oysa cinayete teşebbüs var ortada. İnsan hayatı bu kadar basit olmamalı. Caydırıcı cezalar getirilmeli. Bunu hak etmiyoruz gerçekten. Yeter ki huzurumuz olsun, çocuklar huzurla büyüsün diye elimden geleni yaptım, bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. Boşanmak için de evlenmiyoruz sonuçta. Mutlu, huzurlu bir yaşantımız olsun istiyoruz. Bu şekilde olmamalı. Kendimi onun yerine koyduğum zaman ben eşime kıyamam ya. Sonuçta bir ömür geçiriyoruz. Hayata bakışımız çok farklıymış gerçekten.


Bu yazıyı okuyan herkesin yanımda olmasını isterim. Ülkenin gidişatı belli, bugün banaysa yarın başkasına olabilir. En azından caydırıcı cezaların verilmesi için ya da benim yaşadığımı başkasının yaşamaması için, bu olayın son olması için bu mücadeleyi verirsek ben eminim ki çok şey değişecek. Yanımda olsunlar, sesime ses olsunlar istiyorum.

Ülkenin gidişatı derken de silahlanma çok arttı, kimsenin kimseye sabrı kalmadı. Özellikle de erkekler bunu yapıyor, erkeklerin bireysel silahlanması çok arttı. Kadın cinayetleri çok arttı.

Hikayemin benzediği kadınlara


Hiçbir zaman vazgeçmeyin, her zaman güçlü durun. Güçlü kadınlar erkekleri korkutuyor ve caydırıyor. Ben bu şekilde atlattım. Daha kötüsü olabilirdi ama ben kazandım. Hiçbir şekilde onların eziyetine, şiddetine maruz kalmak zorunda değilsiniz.

Bir daha gelmeyeceğiz bu hayata. Dolu dolu yaşayalım. Nasıl onların yaşamaya hakkı varsa bizim de yaşamaya hakkımız var. Bir erkeğin şiddetine, eziyetine boyun eğmemeliyiz. Dimdik ayakta durmalıyız. Zaten kadınlar bu süreçte birbirlerine destek olma konusunda gerçekten iyiler. Ben kadınların bu yönünü çok seviyorum. Bir yerde şiddet varsa orda gerçekten seslerini yükseltiyorlar. Hayır demesini biliyorlar. Hep korkuyla, tedirginlikle yaşadım. Eve girerken merdiven altına bile bakardım acaba orada mı diye. Ama artık yeterdi. Hepimiz için artık yeter. Hayır deyin, boyun eğmeyin.


Sizlere de özellikle teşekkür ediyorum. Kadınların sesi olduğunuz için. Keşke daha çok kenetlensek birbirimize. Kadın cinayetleri artık durdurulsun, toplum bunun bilincinde olsun istiyorum.

Birlikte başarabileceğiz Aysel. Biz kadınlar bir arada, dimdik durabildiğimiz sürece başarabileceğiz. Yalnız değilsin, yalnız değiliz!
Aysel’e saldıran Ferhat Bingöl mahkeme karşısına çıkacak. Buradan Aysel’in hikayesini okuyan, okumadan da bilen, hislerimizin benzeştiği tüm kadınlara çağrımızdır. Gelin birlikte olalım, Aysel’in sesi olalım.

Mahkemelerden erkek adaleti değil gerçek adaleti çıkartalım. Zulümle, sömürü ile dolu bu düzenin karşısında sesimizi birleştirelim.


1 Eylül 2023 Cuma 13.30’da İzmir Karşıyaka Adliyesi’ndeyiz.

en_GB