Erkek egemen sistemin baskıları sonucunda kadınların kazanımlarının hedef alındığı, kadınları aile içine hapseden politikaların hızla uygulanmaya çalışıldığı, kadın yoksulluğunun gittikçe derinleştiği 2024 yılını geride bırakıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da AKP iktidarının üzerimize örtmeye çalıştığı karanlığa rağmen yaşamlarımız ve haklarımız için sokaklarda mücadele dolu bir yıl geçirdik. 2024’ü geride bırakırken bir yılın panoramasını yeni bir mücadele yılına armağan ediyoruz. 

AKP ve Gaspçı Politikaları

31 Mart yerel seçimleri seçim hilelerine rağmen AKP-MHP ittifakının kaybedişi ile sonuçlandı. Bu kaybediş tekrardan bir savaş politikası olan kayyımları da gündemimize getirdi. 7 belediyeye kayyım atayan bu gaspçı zihniyet ilk önce kadınların kazanımlarını hedef aldı. 

Gülistan Sönük’ün HÜDA-PAR gibi kadın düşmanı Hizbullah zihniyetine karşı zafer kazanmasını hazmedememiş olmalılar ki Batman Belediyesi Kadın Müdürlüğüne erkek koordinatör görevlendirerek malumun ilanını tekrar önümüze serdiler. 

Atadıkları kayyumlarla başta eş başkanlık ve eşit temsiliyet  olmak üzere kadınların kazanımlarına göz dikseler de iradelerine sahip çıkarak kayyımcı rejimin karşısında direnişi örgütleyen kadınların gücüne çarptıkları gerçeğini vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. 

Artan Erkek Şiddeti – Cezasızlık Politikaları – Haklarımıza Yönelik Saldırılar 

İktidar, kadınlara yönelik şiddete “sıfır tolerans” yalanını diline dolayarak kadınları koruyacak yasaları bu yıl da etkin uygulamadı. 2024 yılında hem kadın cinayetlerinde hem de şüpheli kadın ölümlerinde ciddi bir artış yaşandı. 1 günde 8 kadın öldürülürken iktidar, fail erkeklere çanak tuttu.

Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in İstanbul’da güpegündüz Semih Çelik tarafından surlardan atılarak öldürülmesiyle kadınların öfkesi sokaklardan taştı. Ve ülkenin dört bir yanından kadın cinayetlerine, şiddete, cezasızlık politikalarına karşı binlerce kadın öfkesi ile sokakta buluştu. 

Bunca cinayete rağmen kadınları koruyacak tek yasa olarak kalan 6284 sayılı kanunu 9. Yargı Paketinde tartışmaya açtılar. Koruma kararının uygulanması için önemli bir kazanım olan “zorlama hapsine” itiraz yolunu açmak istediler. Mücadelemiz sonucunda yasayı geri çektirdik. 

2025 yılında da kadınları koruyacak kadın cinayetlerini önleyecek hiçbir hazırlık içinde değiller. Kadınlar en çok boşanmak istedikleri erkekler tarafından öldürülürken, AKP iktidarı, kadınların boşanma oranlarıyla uğraşıyor. 

2015’te Mecliste “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi için Alınması Gereken Önlemler” adıyla bir araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon 2024-2028 yılları arasında uygulamayı hedefledikleri “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” programlarını açıkladı. Bu programı hızlıca hayata geçirmek için ise “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Kurulu” oluşturdu. Yılın son günlerinde toplanan kurul, bu yıl içerisinde kadınların en çok aile içinde erkek şiddetine maruz bırakıldıklarını ve öldürüldüklerini tespit etmek ve önlem almak yerine  “Aile yapısını destekleyecek çalışmalar, aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve hayata geçirilecek projeler” gündemleriyle bir araya geldi. Çünkü aile kurumunu tamamen kendi muhafazakâr politikalarıyla dizayn etmek derdindeler. Diyanet İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve  Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise bunun en işlevli aygıtları. 

Kadın düşmanı politikalarını yıl boyunca uygulayan AKP iktidarı yine aile güzellemeleri ile paralel olarak 9. Yargı Paketi’nde yer alan “soyadı düzenlemesi” ile evlilik durumunda soyadında eşitlik hakkımızı gasp etmek istedi. Hem mecliste hem de sokakta büyüttüğümüz mücadele ile kazanımımıza sahip çıkıp gaspetmelerine izin vermedik. Yasayı geri çektirdik! 

Derinleşen Kadın Yoksulluğu ve Direniş 

Bu yıl kadınlar için öne çıkan en can alıcı noktalardan biri de ekonomik kriz ile birlikte kadın yoksulluğunun daha çok derinleşmesi. AKP-MHP iktidarının uyguladığı OVP (Orta Vadeli Program) ile derinleşen ekonomik krizin yükünü işçi ve emekçilerin üzerine yıktığını son olarak asgari ücretin açıklanmasıyla gördük.

Bakım parası vermekle övünen iktidar; yaşlı, hasta, çocuk ve engelli bakımını kadınların görünmeyen emeği üzerinden karşılamaya devam ediyor. Her geçen gün güvensiz, parça başı ve esnek çalışma koşullarını içeren ekonomi modelleri kadınlar üzerine kurgulanıyor. Bunu kadınlara bir müjde gibi açıklayarak bir yandan kadını kamusal alandan koparıp bakım emeğini garanti altına alıyor, diğer yandan evden ve esnek çalışma modelleri ile kadınların emeğini ucuz iş gücü olarak piyasada tutmaya devam ediyor. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın “Kadınların ev ve iş hayatı arasında bir tercih yapmak durumunda kalmaması için esnek ve uzaktan çalışma modeli, hibrit çalışma modeli üzerine çalışmalar yapıyoruz.” açıklamasından sonra AKP’nin  iş ve aile uyumunu sağlayacak ekonomi modellerini kadınlar üzerinden yaygınlaştırdığını görüyoruz. Kadınların ev içinde çalışmasını sağlayarak aynı zamanda çocuk ve yaşlı bakımını da  kadınların emeğini sömürerek gerçekleştirmiş oluyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren ekonomi modellerinin yerine her mahalleye ücretsiz kreşler ve yaşlı bakım hizmetleri getirilmesi için mücadelemiz devam ediyor ve kazanana kadar edecek. 

Bu yıl dillerinden hiç düşürmedikleri aile kurumu için 2025 bütçesinden 16 milyar 666 milyon 881 bin lira ayrıldı. Kadının  güçlendirilmesi için 5 milyar 941 milyon 139 bin lira ayrılmış durumda. Bu da demek oluyor ki kadınlara güçlendirmek için yıllık 139 TL, günlük 38 kuruş düşüyor. Yani kadınlara ayrılan bir bütçenin olmadığını görmüş oluyoruz. 

2024 yılı işçi sınıfı mücadelesinde kadınların en öne çıktığına şahit olduk. Lezita, Agrobay, Polonez gibi işçi direnişlerinin en ön saflarında kadınlar vardı. Bunun aynı zamanda derinleşen kadın yoksulluğu ve cinsiyet eşitsizliği ile ilgili olduğunu da biliyoruz. 

2025’e Girerken 

Tüm bu hukuksuzlukların karşısında her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Kasım’da, 8 Mart’ta hayatlarımız ve haklarımız için sokaktaydık. Narin’in, Rojin’in, Gülistan’ın, İkbal’in, Ayşenur’un ve aramızdan koparılan tüm kadınların hesabını sormak için öfkemizi kuşandık. 1 Mayıs’ta da emek sömürüsüne karşı alanlardaydık. 2024’ün her gününü direniş ile geçirdik. Bu karanlık atmosferi örgütlü mücadele ile deldik. 

2025’e de bu umut ve inançla giriyoruz. Haklarımız ve hayatlarımız için sosyalist feminist mücadele bayrağını birlikte yükseltmeye devam edeceğimizi yineliyoruz.

Yazar