OKUMA KULÜBÜNÜN UZAYI - WhatsApp Image 2025 02 23 at 18.09.31

Annie Ernaux 1940 yılında Lillebonne’da, Mary Shelley 1797 yılında Londra’da, Latife Tekin 1957 yılında Kayseri’de, Eylem Ata 1981 yılında Diyarbakır’da doğdu. 2024’ün Kasım’ında başlayan Okuma Kulübümüz için seçilen bu kadın yazarlarla, farklı zamanlara, farklı coğrafyalara  hikâyenin gücüyle hem yaklaştık hem uzaklaştık. Neşeyle, öfkeyle, hüzünle, umutla çıktığımız bu yolda toplumsal normların dışındaki bu kadın yazarların yaşam hikayelerini ve yarattıkları kadın karakterleri konuşurken kadın olmaya dair düşüncelerimizi gözden geçirme fırsatı bulduk.

Aşk, aile, arkadaşlık, evlilik, cinsellik, özgürlük ve dünyanın öteden beri içinden geçtiği toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, ahlakçılığa düşmeden Mor Dayanışma’nın güzel atmosferinde değerlendirdik. Zamanlar, mekânlar ve karakterler arasında gezinirken ataerkinin kişisel olana, bizi nasıl da baskı altına aldığını açığa çıkardık. Bunlarla baş etme yöntemleri üzerine farklı yaşlardan, farklı geçmişlerden ve statülerden kadınlar olarak birlikte düşündük.

Kâh çay demleyip arzularımızı, sıkışmışlığımızı konuşup kedi sevdik kâh kahvemize kahkahalarımız eşlik etti. Karışıkmış gibi duran pek çok meseleyi çözüp gevşetme çabamız Mor Dayanışma’nın açtığı bu alan sayesinde görünür hâle geldi.

Bir kadının hikâyesinin etrafında toplanmak bizlere hem tanıdık geldi hem de bizleri uzaklara götürdü. Anni Ernaux ile kadının arzusunu görmeyen şiddete meyyal bu dünyada, arzusuyla yaşama istencindeki kadınları okurken söylenenlere olduğu kadar söylenmeyenlere de tutunup kendi ilişkilerimizi sorguladık. Ortak bir hayat kurulamayan bir adamla kurulan ilişkinin, Yalın Tutku’nun eliyle kendi tecrübelerimizi deşip etnisiteyi, sınıfı, toplumsal cinsiyeti deşifre ettik. Yaşamın kaynağını araştırmak için ölüme başvuran Frankstein ile Aydınlanma ideolojisine bakıp bunun sonuçlarını birlikte değerlendirdik. Zamansız ile metne, dile, insansı hayvansı varlıklara, türcülüğe, aşka, orgazma, yasa şehvet ve merhametle eğildik. Ahiret Ana ve Yanımda Kal’daki diğer öykülerle değersizlik hissimize, öteki olmaklığımıza, yalnızlığımıza baktık.

Her ay buluşacağımız günü, feminist pencereden girip odaları temizleyecek havayı hayal edip haftaların yüküyle oturduk masaya. Bazen kadın karakterleri ve yazarları konuşuyoruz sanıp kendimizi anlattık, bazen kendimizi ifade ederken karakterlere, metne çıktı yolumuz. Ataerkinin eylemlerimizi garip ve korkutucu bulmasını dert etmeden tüm açıklığımızla hem çok biricik hem de çok ortak meramımızı döktük masaya.

Bize Kalan

Artık önceki kadınlar değiliz. Çekmecelerimizi karıştırdık. Kimimiz “mücadele etmem gereken konular var” dedi, kimimiz karar verecek savaşacak gücü buldu, kimimiz yolunu pekiştirip perçinledi. Hepimiz toplumsal kısıtlamalarla, ataerkiyle yüzleşip güçlenmiş çıktık bu kulüpten. Okuduğumuz kadınlar üzerinden birbirimizi tanıdık, bağ kurduk. Kimlik, özgürlük ve eşitlik arayışımız canlandı. Nur topu gibi derin ve analitik bir bakışımız oldu.

Bugün atölye biterken bizler, eşitsizliği, yoksulluğu her hücresinde hisseden kadınlar; okumanın, kadın yazarlarla ve onların yarattığı karakterlerle buluşmanın dönüştürücü gücünün tanığı olarak mutlu ayrılıyoruz buradan. Biliyoruz ki kadınların okudukları artık salt “okumalık” değil; eylemi getiren, insanca değerler inşa etmenin, direnişi gerekli kılan koşulların gözden geçirilmesini sağlayan adımlar.

Kadınlar topraktaki tümsekten, mezar taşına kazınan rakamdan ibaret kalmasın diye, kadın varlığına yönelik artan öfke bitsin diye, kadınlar mecalsiz kalmasın diye, kadınlar bu dünyadan kırgın ayrılmasın diye, kadınların hayatı kahkaha ile aydınlansın diye okumaya, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Kadınız; okuyoruz, yazıyoruz, eyliyoruz, umutluyuz!


TR