Doğum denilince aklıma gelen ilk üç kelimeyi sorsaydınız size cevabım mucize, korku ve politika kelimeleri olurdu. Tabii içime dolan öfkeyi saymazsak…
Çoğunuzun bildiği üzere erkeklerin oynadığı bir futbol maçında takımlardan biri bir pankart açtı. Pankartta “Doğal Olan Normal Doğum” yazıyordu. Üstelik benzer sahaların birinde daha haftalar önce birbirlerine tokat atan erkekler söylüyordu bunu. İşte tam da bu yüzden doğum denilince aklıma ilk gelen kelimelerinden birinin politik olması öyle “normal” ki..
Doğum politiktir. Politik çünkü iş aslında doğumdan çok daha önce başlıyor. Adına patriyarka dediğimiz sistem önce kiminle ve nasıl evlenmemiz gerektiğine karar veriyor. Sonra ne zaman sevişip kaç çocuk doğuracağımıza kadar götürüyor işi. Peki burada duruyor mu? Tabii ki durmuyor. Bu defa da bu çocukları nasıl doğuracağımızı söylüyor bize. Diyor ki “normal” doğur. Hayır hayır vajinal da deme. “Normal” doğur. Mümkünse bunu en az 3 kere yap. Tıbbi ve hayati bir gerekçe yoksa sakın ola sezaryenle doğurma. Doğurma çünkü çocuğunla arandaki bağı kuramazsın yoksa. Yetmiyor sana bu şartı binlerce erkek tarafından doldurulan, cinsiyetçi küfürlerin havada uçtuğu ve tamamı erkeklerden oluşan bir topluluğun tuttuğu pankartla buyuruyor. “Hadi oradan!” diye bağırası geliyor insanın.
Daha 4 ay önce doğum yapmış bir kadın olarak kendi kaygılarım düşüyor aklıma. Her iki doğum yönteminin de benim için ne kadar ürkütücü olduğunu anımsıyorum. Bir canlıyı içinde büyütüyor olmanın psikolojik ve toplumsal karşılığı ile savaşırken bunun da ne denli politik bir durum olduğunu bir kez daha fark ediyorum.
Normal olandan bu kadar bahsedince insanın aklına normal olmayanlar geliyor haliyle. Doğumuma sayılı günler kala ortaya çıkan Yenidoğan Çetesi yüzünden bebeğimi özel hastanede ya da devlet hastanesinde doğurmaya korkmam normal miydi mesela? Ya da hastanelerdeki yoğun çalışma temposundan yorulan, tükenen, mobbinge maruz kalan doktor ve hemşirelere güvenip güvenmeyeceğimi düşünmem peki? Bir başka hastanede daha çocuk yaştaki kız çocuklarının doğum yapması normal mi?? Yıllar öncesine gidince yüksek lisans sözlü mülakatımda erkek hocalarımın evli olup olmadığımı ve çocuk doğurmayı düşünüp düşünmediğimi sormaları? Tüm bunlar normal ama bir kadının bebeği ile buluşmak için sezaryen doğumu seçmesi normal olmayan?
İnsan düşünmeden edemiyor, 18 sene önce iktidarın buyruğuna göre “normal” olarak doğan bir bebeğin bugün anayasal hakkını kullandığı için hapiste olması normal mi?
Toplumun yeni anne olmuş kadından beklentileri ve kadınların doğumla beraber gelen bu büyük değişimle birlikte girdiği depresyonun sadece doğum yapmakla ilgili olduğunu kim iddia edebilir?
Bedenlerimiz, tercihlerimiz ve hayatlarımız üzerindeki tek söz hakkı biz kadınlara ait. Ataerkil sistemin kadınlara dayattığı her türlü “normali” reddediyoruz. Doğum gibi kadınların hayatlarının belirli dönemlerinde yaşamayı tercih edip etmedikleri bir hali kız kardeşlik ve feminist hukukumuzla birlikte dayanışma ile tartışmak ve deneyimlerimizi aktarmak, yine biz kadınların yapacağı bir şey.
Yine de yazımın sonuna gelirken yazmakta fayda var. Sağlık bakanı açılan pankarta dair eleştirilere cevap verirken “Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” diye akıllara zarar bir cevap veriyor. Madem öyle, hazır tüm görünen ve görünmeyen engellere rağmen maça gitmeyi başarmış kadınları ve binlerce erkeği bir arada bulmuşken bir dahaki maç için pankart önerileri ile bitireyim yazımı:
Erkeklerin son 100 günde en az 100 kadını öldürmesi normal mi?
Normal olan, kadınların hayatlarını koruyan yasaları uygulamaktır.
Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması normal mi?
Normal olan, kadınların sokaklarda korkmadan yürüyebilmesidir.
Normal olan, bir bakanlığın kadınların nasıl çocuk doğuracağını değil; çocukların ücretsiz aşıya nasıl ulaşacağını dert etmesidir.