Ekonomik kriz giderek derinleşiyor. Etkilerini haksız yere işten çıkarmalarda, elektrik-su-doğalgaz ve bilumum yaşamsal ihtiyaçlara yapılan zamlarda, yoksulluk sınırının altında belirlenen asgari ücrette görüyoruz.

Bir yandan da patriyarkal kapitalizm kadınları, ücretsiz bakım emeğine daha fazla hapsetmeye çalışıyor, kamusal alanda emeğini daha fazla sömürüyor, haklarına saldırıyor.

Yasal kazanımlar tehlike altında

Kadınlar açısından çetrefilli geçen 2018’de 440 kadın öldürüldü. Şiddet ve tecavüz olayları her gün yaşandı. Kadınların yasal kazanımlarına göz dikildi. 

Kadının bedenine, yaşama hakkına, özgürlüğüne müdahale edildi.

Yerel seçimlerin cinsiyeti

Ülkemizde seçimlerin üst-erkek-egemen-kapitalist akıl tarafından toplum gündemine atıldığını, sadece kazanmanın ve daha fazla güç almanın hedeflendiğini, yerel yönetim iktidarıyla daha fazla hâkimiyete ve ranta odaklandığını biliyoruz.

Lakin tüm çıkar çatışmaları, hileler ve güvenlik zaaflarına rağmen yerel seçimleri, kadınların taleplerini yükseltebileceği bir araç olarak görmeliyiz.

Kadınlar yerel yönetimlerin neresinde?

Sokaklarda, mahallelerde, parti binalarında verilen emeğin karşılığına, temsiliyetine bir göz atalım: 

TBMM’de 596 mv.den 104ü kadın. Yani yüzde 17.

Tüm belediye başkanlarının yüzde 2.86’sı ve muhtarların da yalnızca yüzde 1.34’ü kadın.

Bu vahim bir tablo karşısında; yapmamız gereken tüm bu mercileri kadınlaştırmak, kadının sesinin-sözünün-talebinin buralarda daha fazla yankı bulmasını sağlamak olmalıdır.

Kadınlar üzerlerine atılmış karanlık örtüyü savuşturabilmek için, bulundukları her yerden bu mekanizmaları üretip, dâhil olup geleceklerini örgütleyebilmelidir.

Nasıl mı?

* Kadının görevi diye atfedilen yaşlı-engelli-çocuk-hasta bakım hizmetinin ortak sorumluluk kapsamına alınması amacıyla her mahalleye ücretsiz kreş, engelli, hasta ve yaşlı bakım evleri açılmalıdır.

* Kadını sosyal, kültürel ve mesleki açıdan geliştirebilmek amacıyla “dikiş-nakışa” sıkışmayan, sporda erilleşmeye karşı düzenlemeler barındıran semt merkezleri açılmalıdır.

* Sokak güvenliğini sağlamak için aydınlatmalar ve kaldırımlar iyileştirilmeli, şehir içi toplu taşıma araçları gece saatlerinde kadınların istedikleri noktalarda durmalıdır.

* Pazar alanları artmalı, ucuz ve kaliteli gıdaya erişim desteklenmelidir.

* Kadının hayatını korumayı ve yaşam kalitesini düşürmemeyi hedefleyen, gerçekçi kapasitede kadın sığınma evleri açılmalıdır.

* Her mahalleye kadınların sosyal, yaşamsal problemlerinde yanında olacak, hukuki ve psikolojik destek sağlayacak kadın danışma merkezleri ve şiddet önleme-izleme merkezleri açılmalıdır.

* Kız öğrencilerin eğitim hakkına erişimine destek ve teşvik çalışmaları yapılmalı, çocuklara ücretsiz eğitim verilmelidir.

* Göçmen kadınların ulaşabileceği erişimi kolay, etkili ve yetkili mekanizmalar kurulmalıdır.

* Sağlık hakkına ücretsiz ve kolay erişim sağlanmalıdır.

* Tüm mahalli idarelerde düzenli olarak toplumsal cinsiyet eğitimleri verilmeli, fermuar kotası uygulanmalıdır.

Bu talepler mahalleyi, ilçeyi ve ili kadınlar açısından daha yaşanılabilir kılacak taleplerdir.

Bunların yanında ve aslında sürece, ilerlemeye müdahil olabilecek Yerel Kadın Meclisleri oluşturulmalıdır.

Mahalli İdarelerde oluşturulacak Yerel Kadın Meclisleri, kadın örgütleriyle bakışımlı ilerleyerek, doğrudan talepler yöntemiyle, resmi kurumlar ile kadınlar arasındaki sınırları kaldırmaya yarayacak, kadınların yaşam alanları hakkında söz sahibi olmasının önünü açacaktır.

Bu mekanizmaların işletilmesi son derece önemli ve elzemdir.

Kadınlar üzerilerine atılmış karanlık örtüyü savuşturabilmek için, bulundukları her yerden bu mekanizmaları üretip, dâhil olup geleceklerini örgütleyebilmelidir.