Teorik birikimimize ve ideolojik perspektifimize sırtımızı dayayarak üç yıldır örgütlediğimiz kış kamplarının sonuncusu 28-29 Ekim 2023 tarihlerinde İzmir’de gerçekleşti. AKP-MHP-HÜDAPAR-Yeniden Refah Partisi’nden oluşan iktidar bloğunun siyasal İslamcı, dinbaz kodlarla bezeli, ayrımcılığı ve nefret suçlarını körükleyen patriyarkal kapitalist politikaları, gündelik faşizmden kurumsallaşmış faşizme ilerleyen uygulamaları ile karşı karşıyayız. Tam da bu sistemin karşısında, özgürlük mücadelesini büyütme ve 21. yüzyılın sosyalist feminist öncü kadın örgütünü kurma hedefiyle ilerlediğimiz bu yolda bize ışık olan bu kampımızı KYK yurdunda sermaye tarafından katledilen Zeren Ertaş’a atfediyoruz.

Bu sene de Hatay, Adana, Mersin, Ankara’dan, Denizli, Aydın, İzmir, İstanbul’dan gelen 28 kadın ile teorik derinleşmeyi kızkardeşleşme ile bütünleştirerek gerçekleştirdik. Her sene üzerine katarak geliştirdiğimiz kış kampı pratiklerimizde tartışmaların niteliklerindeki artış ve bu bağlamda tartışma başlıklarından aldığımız verim hepimize umut oldu.

Kampımızın ilk gününde siyasal süreç değerlendirmesi yaparak önümüzdeki olanak ve riskleri derinlemesine konuştuk. Dünya genelinde kapitalizmin gittikçe derinleşen krizinin çeşitli yansıma biçimlerini, hegemonya mücadelesini ve savaş gerçeğini tartıştık. Orta doğuda süreklileşen savaş dinamiği ile Filistin-İsrail Savaşı ve burada da devreye giren hegemonya krizi ile birlikte 75 yıllık Filistin halk direnişinin tarihsel bağlamını konuştuk, değerlendirdik. Dünyada hareket halinde olan dengelerin, savaşın ve hegemonya krizinin Türkiye’ye yansımasının yanı sıra yaşadığımız topraklarda önemli eşiklerden biri olan ‘deprem sürecinde solun ve feministlerin aldığı inisiyatifi’, ikinci eşik olan ‘seçim sürecinde kadın hareketinin sözünü söyleme ve feminist politika ile pratiği örme konularında zaafını’ değerlendirdik. Ekonomik krizin emekçilere, kadınlara, gençlere ve çocuklara yansıyan verilerini sunmanın yanı sıra yine iktidarın saldırılarının niteliklerine değindik. Değerlendirmemizde iktidarın kadınlara yönelik saldırılarının karşısında kadın hareketinin mevcut pozisyonuna hem eleştirel hem de özeleştirel bir biçimle yaklaştık.

İlk günün ikinci gündeminde kadın hareketinin mevcut durumu üzerinde durduk. Feminist mücadele tarihimizden aldığımız gücü bir kez daha hatırlatırken mevcut durumda hareketin toplam çıkmazları ve üzerimize düşen tarihsel sorumlulukları ortaklaştırdık. Kadın hareketi ve feminist hareket içerisindeki krizin solun krizinden bağımsız olmadığı tespitini yapmanın yanı sıra, hareketlerin içerisinde boy gösteren liberal eğilimlere, örgütsüzlüğün örgütlenmesine net bir karşı duruş sergilemenin gereğini ve ayrıca Marksist feminist yapılarda örgütlenme pratikleri, zaafları ve ideolojik ayrımları/ayrılışları konuştuk. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ve sonrasında seçim süreci ile açığa çıkan şok durumunu ve yenilgili ruh halini kadın hareketi içerisinde aşmanın yollarını birlikte tartıştık.

Üçüncü gündemimiz olan Marksizm ve Feminizm başlığında bütüncül bir feminist teori üretmek amacıyla bir hat çizdik. Patriyarka ve kapitalizm ilişkisini, bu ikisi arasındaki çelişkiyi, patriyarkanın tarihini ve kapitalizmin içerisinde olduğu krizde oynadığı misyonu tartıştık. Marksizm’in feminist teori ve pratik için önemini vurgularken üretim, yeniden üretim ve toplumsal yeniden üretim konularını tekrar masaya yatırarak diğer feminizmlerden farkımızı bir kere daha ortaya koyduk. Hareket içerisinde sosyalist feminist ideolojinin hegemonyasının ihtiyacı üzerine vurgu yaparak gündemimizi ve kampımızın ilk gününü tamamladık.

Kampımızın ikinci gününde; Sosyalist Feminist Kadro Duruşu başlığı ile güne başladık. Türkiye’de feminizm tarihini de ele aldığımız başlıkta feminist özne tartışmasını derinlemesine yürüttük. “Neden bağımsız kadın örgütü?” sorusunu yanıtlarken hareket içerisindeki çeşitli eğilimleri inceledik. Sıkışma alanlarına dair kendiliğindencilik, taleplerle ilişkileniş düzeyi, taleplerle sınırlı bir mücadele, sadece protesto yapmak için örgütlenme/yan yana gelme konularını tartışıp tekil mücadeleler karşısında bütüncül bir politika kurmanın önemini vurguladık. Sosyalist Feminist örgütlenme metodunda anti-kapitalist mücadele, devrimci-komünist özne ile bağ, bağımsız örgütlü kadın mücadelesi, feminist yoldaşlık ve kızkardeşlik bağı, bilinç yükseltme çalışmaları, örgütlü kadın yapılarıyla programatik birlik, kadın hareketi ve solun programatik birlik ihtiyacı konularına dair tartışmalar yürüttük. Sosyalist Feminist bir duruşu inşa ederken; kendine odaklanma, iyileşme, çalınan potansiyeli açığa çıkarma, bağımsızlık korkusu, sorumluluk, sorunları kavrayış, hamlecilikte sürekli ısrar, iktidar hedefi ve güç başlıklarında tartışmalar yürüttük.

Son olarak örgütlenme gündeminde mahallelerde var olma, yerelleşme, kitleselleşme, öncülük, model oluşturma ve niteliksel gelişim üzerine yapılan öneriler ışığında kampımızı sonlandırdık. Her sene niteliksel olarak artan bir toplamla yaptığımız tartışmaların sonucunda farklı ihtiyaçları tespit ederek süreci süreklileştirmek üzerine çeşitli hamlelerin gerekliliği açığa çıkıyor. Bu sene yaptığımız tartışmalarda paradigmamızdan ve kızkardeşliğimizden aldığımız güçle bir adım daha attık.


Yaşasın Sosyalist Feminist Mücadelemiz!