Mart ayında Avrupa’da karantinalar başladığından beri dünyanın dört bir yanındaki pencerelerde renkli gökkuşağı resimleri gözükmeye başladı. Gaia Vince tarih boyunca gökkuşağının ne anlama geldiğini inceliyor.

Son haftalarda muhitinizdeki pencereleri aydınlatan el yapımı bir motif fark etmiş olabilirsiniz. Dünyanın dört bir yanında okulların kapanması ve hane halkı sosyal mesafe kurallarına uymaya başlamasıyla, çocukların boyadıkları gökkuşağı resimleri pencerelerde aniden ortaya çıkıverdi. Egzersize izin verilen ülkelerde, çocuklar onları yürürken sayabilir, arkadaşlarını göremedikleri veya oyun alanlarını ziyaret edemedikleri bir zamanda bir topluluk duygusunun tadını çıkarabilir ve belki de pandemik fırtına geçtikten sonra daha parlak bir zamanın umutlarını toplayabilirler.


İtalya’da Mart ayındaki eve kapanmalardan sonra başladığı düşünülen bir fikir, tüm dünyada dairelere ve evlere gökkuşakları asılmasıyla Avrupa ve ABD’deyi aşan hayal güçlerini etkisi altına aldı. Siz de bu gökkuşaklarından bir tanesini kendiniz çizmiş ya da birine yapımında yardım etmiş olabilirsiniz.

Gökkuşakları çoğu kültürde umut etmenin sembolüdür. Güneşin su damlacıklarının üzerine parladığı bir yağmur fırtınası sırasında, beyaz ışığını bir dizi parlak renge dönüştüren mükemmel kavisler olarak görünürler. Genelde bir yağmur fırtınası sırasında, güneşin su damlacıkları üzerine parlaması ve beyaz ışığını bir dizi parlak renge dönüştürmesiyle oluşan mükemmel kavisler olarak görünürler. (Aslında tam dairelerdir, ancak ufkun altına düşen yarıyı görmek için gökkuşağını, bir uçakta olduğu gibi, gökyüzünden görmeniz gerekir.) Hıristiyan kültüründe gökkuşağı daha iyi zamanlar vaat etmektedir – İbrahimi tanrı, büyük selden sonra, insanların başka bir felaketle boğulma korkusu olmadan ilerleyip çoğalabileceklerinin bir işareti olarak Nuh’a bir gökkuşağı göndermiştir. Gökkuşağı, Batı sanatında ve kültüründe, umudun simgesi ve gelecek daha iyi zamanların vaadi olarak sıklıkla temsil edilmektedir.


Ancak, bir gökkuşağında ifade edilen umut, sık sık acılarla doludur. İrlanda efsanesine göre cüce cinler Vikinglerden çaldıkları altını gökkuşağının bittiği yere gömmüştür. Fakat bir gökkuşağını yalnızca ondan uzaktaysanız görebildiğiniz ve siz hareket ettikçe o da hareket ediyor gibi göründüğü için bu vaat belirsiz kalır.
Oz Büyücüsü müzikalinde Judy Garland’ın söylediği gibi, gökkuşağının ötesinde bir yerde “rüyalar gerçekleşir” ve “dertler limon damlaları gibi erir”. Ama bu büyülü yer ulaşılamazdır, diye ağıt yakar : “Kuşlar gökkuşağının ötesinde uçuyor – o zaman neden, ah neden, ben uçamam?”

Gökyüzündeki Ruh

Gökkuşakları nispeten yaygın bir meteorolojik fenomendir, tahminen türümüzün doğuşundan beri her insan tarafından görülmüştür ve dünya çapında kültürler gökyüzündeki yarı saydam bir kaviste çeşitli anlamlar aramışlardır. Avustralya, Kuzey Queensland’deki Pennefather Nehri’nin Aborijin halkı için gökkuşağı, düşmanları tarafından yağdırılan yağmuru durduran çok parlak renkli bir yılandır. Gökkuşağı-Yılan dünyadaki en eski dini inanç olduğuna inanılan Aborjin Dreamtime kültüründe çok önemli ve güçlü bir ruhtur ve en az 10,000 yıl öncesine dayanan kaya sanatında tasvir edilmiştir.


Gökkuşakları aynı zamanda Batı kültürleri için de ruhani açıdan önemliydi. Antik Yunanlılar ve Romalılar için renk kavisi, tez ayaklı haberci tanrıça İris’in gözle görülen formuydu. Budistler için, ruhsal bir gökkuşağı bedeni haline gelmek mümkündür. Gökkuşağı Nirvana’dan veya Aydınlanma’dan önce ulaşılabilecek en yüksek mertebeyi sembolize eder.

Bazı kültürler için, gökkuşakları tanrıların kendisi değildir ama bizim ve onların dünyası arasında bir köprü, ışığa ve cennete giden bir yoldur. Örneğin, bazı Endonezya toplumları gökkuşağını ruh tekneleri ile ruhsal âleme seyahat ederken kullanılan bir köprü olarak görürler. İskandinav mitolojilerinde ise, Bifröst adı verilen gökkuşağı tanrıların krallığı Asgard ile insanların krallığı Midgard’ı birbirine bağlayan yanan bir köprüdür. Japon mitolojisinde gökkuşağı, dünyanın erkek ve dişi yaratıcılarının kaos okyanusundan bir ülke yaratmak için üzerine indikleri Yüzen Cennet Köprüsü’dür.

Hindu efsanesi gökkuşağını, şimşek okları atan gök gürültüsü ve savaş tanrısı Indra tarafından kullanılan bir okçu yayı olarak kullanır. İslam öncesi Arap kültürü de gökkuşağının okları ateşleyen ilahi bir yay olduğuna inanıyordu. Çinliler için bu, ana tanrıça Nüwa tarafından atılan beş renkli taşla gökyüzünde oluşan bir çatlaktı. Maya kültürleri, gökkuşağının jaguarla ve yağmurla ilişkilendirilen ana tanrıça Ix Chel tarafından giyilen bir taç olduğuna inanıyordu. Ermeniler bunun güneş tanrısı Tir’in kuşağı olduğuna inanıyorlardı; bunlara karşılık Cherokee’ler için bu, güneşin eteğiydi.

Bazı kültürler gökkuşağına hayret edip tapınırken, diğerleri ondan korkar. Bazı MezoAmerikan toplumları onların kötü birer kehanet olduğuna inanır ve onu gördüklerinde çocuklarını gizler; Burma Karenleri, gökkuşağının çocukları yiyen tehlikeli bir iblis olduğuna inanır. Buna karşın, Bulgar efsanesine göre, bir gökkuşağının altından geçmek kişinin cinsiyet değiştirmesine neden olur.


Daha yakın zamanlarda, çok renkli gökkuşağı cinsellikteki çeşitliliği yansıtmak için kullanıldı ve gey hareketinin uluslararası sembolü haline geldi. Bir sanatçı ve drag queen olan Gilbert Baker, ilk kez 1978’de gökkuşağı bayrağının oluşturulmasını sağladı ve bayrak bu ötekileştirilmiş grup için onur, meydan okuma ve aynı zamanda kabul, saygı ve eşit haklar umudunu tasvir etmek için yaygın olarak kullanıldı.

Şimdi; okullar, oyun alanları ve müzeler boşalmışken, dünyamızın çocukları bize burada olduklarını hatırlatmak için bir gökkuşağı sembolü kullanıyorlar, saklanmış ama umutlu.

*Bu yazı Türkçeye Gözde Çelik tarafından çevrildi. Orijinali için: https://www.bbc.com/culture/article/20200409-rainbows-as-signs-of-thank-you-hope-and-solidarity