Buradayız, Güçlüyüz

Suriye’den Ukrayna’ya, Rojava’dan Filistin’e her yerde kadın bedeninin savaş alanına çevrilmesinin öfkesiyle 8 Mart’a yürüyoruz. Atölyelerden alanlara, fabrikalardan meydanlara, evlerimizden sokağa taşıyoruz. Buradayız, güçlüyüz! Hep beraber daha güçlüyüz!

Kadınların sesini kısmanın her türlü yolunu arayan erkek şiddetini, erkek devlet şiddetini çok iyi tanıyoruz. İktidarların her çıkmazda kendini var etmek için kadınlara, çocuklara, emekçilere, LGBTİ+’lara saldırdığını; bizleri açlıkla, yoksullukla, geleceksizlikle terbiye etmeye çalıştığını biliyoruz. Bizi susturmaya çalışanlara boyun eğmiyoruz. Hayatlarımızı, birbirimizin sesine güç katarak; birbirimize sahip çıkarak savunuyoruz. 

ÇEDES’ten Medeni Kanun’a, laikliğe, inançlarımıza, haklarımıza yönelen saldırıları, sırtını patriyarkaya yaslayan faşizmin kurumsallaştığını görüyoruz. Kadın emeğini görünmezleştirerek zenginleştiklerini, emeğimize çökerek kendilerini var ettiklerini biliyoruz. Emeğimizi, bedenimizi, hayatlarımızı sömüren patriyarkanın, kapitalizmin, erkeklik sözleşmesinin karşısına feminist isyanımızla çıkıyoruz. Hiçbir kadını arkada bırakmadan el ele yürüyoruz. 

Depremle yıkılan kentleri ranta, talana açtıklarını; evini, yakınlarını, geçmişini kaybeden insanları temel yaşam koşullarından mahrum bıraktıklarını, halkın zeytinliklerine el koyduklarını, direnen köylülere biber gazı sıktıklarını biliyoruz. Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı öfkemizi, umudumuzu kuşanıyoruz! Vardık, varız ve buradayız! 

Kadın hareketini kriminalleştirmeye çalışarak gözaltılarla, tutuklamalarla bizi baskı altına almaya çalıştığınızı biliyoruz. Devrimci tutsaklarla dayanışan; tacize, tecavüze, şiddete karşı ses çıkarıp özsavunma hakkını kullanan kadınları cezaevlerine kapatan sisteminize boyun eğmiyoruz. Hukuku elinde oyuncak edip kadın dayanışmamıza yapılan saldırıların farkındayız, görüyoruz. Fakat bizim umudumuz, en karanlık hücrelerde saklı kalır da bir kız kardeşin gülüşüyle filizlenir, yaşam bulur. Birliğimizi, gücümüzü bu filizlerden yeşertiriz.

Derinleşen yoksullukla çocukların okula aç gittiğini, anne-babaların kederini, öğretmenlerin utancını, tektipleşen eğitimi, hiçbir gelecek vadetmeyen yaşamdan vazgeçen gençleri, niteliksiz yurt koşullarında yaşamaya çalışan öğrencileri biliyoruz. Bilmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Bu sorumlulukla sokaklara çıkıyoruz. Sadece kendimizkini değil, ezilen tüm insanların öfkesini taşıyoruz. Yaşamı yeniden kuracağımızın sözünü veriyoruz kendimize, birbirimize!

Karşımızdaki AKP-MHP’nin başını çektiği dinci, gerici, faşist, muhafazakâr blokun savaş politikalarıyla, sermaye yandaşlığıyla, Kürt, göçmen, mülteci düşmanlığıyla, işçi sömürüsüyle, cezasızlık politikalarıyla, mafyatik ilişkileriyle, doğa talanıyla, baskıcı ve yasakçı zihniyetiyle bizi kuşatmaya çalıştığının farkındayız, biliyoruz. Faşistleşen global atmosferi kendi çıkarları için kullanmaktan imtina etmeyen bu blokun bizi yalnızlaştırmak, korkutmak, sindirmek, yoksullaştırmak için elinden geleni ardına koymadığını bizzat yaşıyoruz. 

Sevgili kadınlar, kız kardeşlerimiz 8 Mart’a yürürken şimdiden ayak seslerimizi duyuyorlar. El yükselten faşizme boyun eğmeyen kadınları sokaklarda görüyorlar. Ve çok iyi biliyoruz ki örgütlü mücadelemizden korkuyorlar; birliğimiz, gücümüz patriyarkanın dizlerini titretiyor. Bizi karanlığa mahkum etmeye çalışanlara karşı ne gecelerden ne gündüzlerden vazgeçiyoruz! Yaşamlarımızı tehdit edenlere söyleyecek sözümüz olduğunu göstermek için, hayatlarımıza, bedenlerimize, emeğimize sahip çıkmak için, etrafımıza gerilen umutsuzluk çemberini kırmak için alanlarda, meydanlarda kahkahalarımızla, neşemizle, umudumuzla karanlığın, zorbalığın, şiddetin üzerine yürüyoruz! 

8 Mart’ta sokaklarda, gecelerde, alanlarda, meydanlardayız!