Yoksulluk, çatışma ve hastalığın yaygın olduğu yerlerde kadınlar artan şiddet riski ile karşı karşıya kalıyor. Dünyanın çoğu yerinde kadınların birçok ev işi ile ilgilenmesi bekleniyor. Yiyecek ve su temin etmek, yakıt sağlamak ve hastaların bakımı ile ilgilenmek erkeklerden çok kadınlara düşen sorumluluklar. Kadınlar artan yoksulluğun yükünü taşıyor/en şiddetli kısmına katlanıyor. Yakıt, yiyecek ve suyun kıt olduğu yerlerde kadınlar bu ihtiyaçlara erişebilmek için -genelde ücra, izole ve iyi aydınlatılmamış yerlere- daha fazla yürümek zorunda kalıyor bu da şiddete karşı savunmasızlıklarını arttırıyor. Çatışmalar, savaşlar ve doğal felaketler insanları toplu olarak göç etmeye zorladığında, fırsatçı saldırılara karşı en fazla risk altında olanlar kadınlar oluyor.

İklim değişikliği ise bu tehditleri katlıyor. – sadece çatışma ve şiddet ortamına yol açan tehditleri arttırmakla/şiddetlendirmekle kalmıyor, ayrıca mahsul kıtlığına, sellere ve geçim kaynaklarının kaybolmasına katkıda bulunuyor. – Yoksulluk, yiyecek ve su kıtlığı, bulaşıcı hastalıkların artması ve ekstrem hava koşullarının tamamı iklim krizinin sonuçları. İklim değişikliği kötüye gittikçe, şartlarda kötüye gidecek ve sosyal ve politik istikrarsızlıklar için mükemmel koşulları yaratacak. Ve yine, en fazla risk altında olan kadınlar olacak.

Şiddete maruz kalmanın yanında, kadınlar dünyanın her yerinde iklim değişikliğine ve doğa tahribatına karşı mücadelede liderlik yapıyorlar. Honduras’tan Sri Lanka’ya, kadınlar, kirli enerji projelerini protesto etmek, topluluklarında iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekmek için çevre savunucuları olarak zor şartlarda çalışıyorlar. Birçok durumda bu çabalarının karşılığı olarak hükümet zulmü, şirketlerin tacizleri ya da anonim tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar.Topluluğunun Mega-Baraj’a karşı direnişinde ön safhalarda olan Honduraslı Berta Cáceres tehdit edildi, işlemediği bir suçtan dolayı göz altına alındı ve yargılandı. Romanya’nın Pungeşti şehrinde birçok kadın kaya/şist gazına karşı barışçıl protestolarda şiddetle tutuklandı. Aynı zamanda, Kuzey Amerika’da anti-fracking* hareketine kadınlar tarafından liderlik edildi.

FoEI huzurlu ve sosyal olarak adil bir dünya için çalışıyor. Kadınların çoğunluğu günlük hareketlerini ve kararlarını sınırlamak ve şiddet tehdidi yüzünden en sıradan ortamlarda risk almak zorunda kaldığı sürece bu dünya ulaşamayacağımız bir noktada kalacak. Kadına yönelik şiddetin artma ihtimali, dünya hükümetlerinin iklim değişikliği konusunda ciddi bir şekilde harekete geçmesini, acilen emisyonu düşürmek için çalışmasını, etkilerini yönetmek ve yoksulluğu sona erdirmek için ihtiyaç duyulan kaynakları seferber etmesini gerektiriyor. Biz sadece (toplumsal) cinsiyet eşitliği için değil, tüm insanlar için adalet çağrısı yapıyoruz. Dünyanın her yerinde sürdürülebilir toplumlar için mücadele eden, onurlu ve doğa ile uyum içinde yaşayan tüm kız kardeşlerimizle dayanışmamızı ifade ediyoruz. Aslında, kadına yönelik şiddet ile doğaya yönelik şiddetin sebepleri aynıdır: ikisi de hükmetme, sömürme ve hiyerarşiye dayalı bir sistemden gelir. Bu sistemi değiştirme zamanı gelmiştir.

*  Fracking ya da hidrolik kırma, kaya aralarına kimyasal bir sıvı akıtılarak yapılan maden çıkarma işlemi. Çevreye birçok zararlı etkisi olduğu bilinmektedir. (Ç.N)

(Bu yazı Türkçeye Mor Dayanışma Çeviri Komisyonu tarafından çevrildi. Orijinali için: https://www.foei.org/news/how-climate-change-may-lead-to-an-increase-in-violence-against-women)