Mor Dayanışma üyesi, Barkod dayanışma ağı yürütücüsü ve aynı zamanda Carrefoursa direnişçisi olan Gülbin Demirel ile Carrefoursa direnişi ve Tez-Koop-İş sendikası içerisindeki sendikal mücadelesini konuştuk. İyi okumalar.

Merhaba Gülbin. Öncelikle kendini tanıtabilir misin?

Ben Gülbin Demirel. 33 yaşındayım, Mardinliyim. İktisat mezunuyum ama mezun olduktan sonra kendi mesleğimi hiç yapmadım. Birçok farklı sektörde çalıştıktan sonra Carrefoursa’da işe girdim ve 6 buçuk sene orada çalıştım. 

Bundan 7-8 ay önce Carrefoursa’da 300’e yakın işçi çeşitli bahanelerle işten atıldı. Sen de onlardan birisin. İşten atılmalardan önce, size karşı olan tutumları nasıldı?

Bizim mücadelemiz ilk yıl başladı ve hala devam ediyor. Market sektöründe özellikle bir kadın olarak çalışmak çok zor. Ağır kaldıramayacağımı söylediğimde “beğenmiyorsan çek git” tarzı tepkilerle karşılaştım. Mesela hamile bir çalışan vardı. Mobbing ve baskı ile onun için zor olan şeyleri yapmak zorunda bırakılıyordu. Ayrıca bu hamile kadının mağazada şiddet gördüğüne de şahit oldum. Tabii ki buna tepki gösterdik. O dönemde beni sendika sıkıştırdı. Biz halledeceğiz dediler ama halletmediler, kadın sürgün edildi ve akşam vardiyasına alındı. O dönemlerde hem sendikanın hem de işverenin tutumu bize karşı çok kötüydü. Biz istifa etmek yerine mücadele etmeyi tercih ettik. O süreçte gizli de olsa işçilerin bir araya gelmesi, örgütlenmesi üzerine sürekli konuşuyorduk.

Sosyal medyada Tez Koop-İş Sendikası’nın usulsüz bir delege seçimi yaptığını kamuoyuna açıkladınız. Bu olayın detaylarını bizimle paylaşabilir misin?

Sendikada şu anki yönetimi kimse istemiyor. Marketler pandemi döneminde çok fazla çalıştı, fazla mesailer oldu ve bu yükü biz işçiler çektik. Bu sırada yakacak ve yıllık izin paralarımızı ise çeke yansıttılar. Bu çek de sadece o markette kullanılıyor. Yakacak parasını çekle nasıl öderiz? Sendika bu duruma sessiz kaldı. İş yerlerinde yaşadığımız mobbinge, tacize hiçbir şekilde ses çıkarmamaları da öfkemizi arttırdı. Bu yüzden biz de kim varsa karşı adaylığını koysun dedik. Sendikaya gittiğimizde ise, çoktan bitti, gelmediniz, dediler. Biz, gelmemize gerek yoktu sizin panolara asmanız gerekiyordu, dedik. Normalde bunun belli adımları olur. Delege seçimlerine kimin aday olacağıyla alakalı mağazalara listeler asılır. Biz tarihlerin açıklanmasını bekliyorduk ama tarihlerden haberimiz olmadı. Mayıs’ın 11’inde bir liste asmışlar ama bir saat sonra kaldırdıkları için görmedik. Normalde listenin 3 gün o panoda kalması lazım, sadece birkaç işçi arkadaşa gidip açıklama bile yapmadan 14 Mayıs’ta seçim olacağını söyleyerek imza almışlar. Bu yüzden hiç muhalefet olmadı, yani atama usulü delege seçimi oldu.

Yaşanan bu durumdan sonra nasıl bir örgütlenme yolu izlediniz ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Sendikadaki bu olaydan sonra çok destek aldık. Eskiden işçinin iradesinin olduğu sendikalar olurdu, artık işçinin iradesinin olmadığı ve işverenle iş birliği yapan bir sendika var. Bunun farkında olan işçi arkadaşların çoğu oy kullanmadı ve örgütlenmeye gitti. Örgütlenme devam ediyor. Tabii ki mücadele etmeye, marketlerde olmaya ve sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. Büyük ihtimalle yakında bir direniş daha patlayacak. Daha önce basın açıklaması yapan bir arkadaşımızı hırsızlıkla suçluyorlardı, kasada kendi kartından geçemeyince arkadaşının kartını kullandı diye. Şu an ona uzaklaştırma verdiler. Eğer işten atılırsa basın açıklaması yapılacak ve tekrar Carrefoursa’da bir direniş patlayacak, mağazalarda boykot çalışmalarına başlanacak. Benim atıldığım süreçte de seçimlere hazırlık için özellikle muhalif olan yüzlerce işçi atılmıştı. O dönemde de ses çıkardık, şimdi de sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Çok öfkeliyiz, örgütlenmeye ve komiteler kurmaya devam edeceğiz.

Böylesi zorlu bir süreçten geçerek 1 Mayıs’a doğru gidiyoruz, son olarak bunun hakkında söylemek istediğin bir şey var mı?

Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı artık. İşçi sınıfı bir bütündür, sadece marketlerden ibaret değildir. Bugün diğer marketlerde çalışan işçiler de inşaat işçileri de fabrika işçileri de aynı ücrette maaş alıyor. Hiçbirimiz geçinemiyoruz, sorunlarımız ortak. İşverenler ve sendikalar bizim birlik olmamızı istemiyor. Gün artık birlik olma günü. Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı. Bütün arkadaşları birlik olmaya ve isyan etmeye çağırıyoruz!