Mor Dayanışma olarak bu yıl 7. sini düzenlediğimiz yaz kadın kampımızı “Karanlığa Karşı Umut Kadınlarda” şairı ile sokaklardan , evlerden , fabrikalardan , tarlalardan çıkıp bir araya gelerek gerçekleştirdik.

Her yıldan farklı olarak bu yıl üç farklı bölgede ve her şeye rağmen deprem bölgelerinden gelme iradesi gösteren  kız kardeşlerimizle kampımızı gerçekleştirdik. 6 Şubat’tan sonra depremin yıkıcılığına ek olarak erkek egemen sistemin yıkıcılığı ile karşı karşıya gelen kadınlarla örgütlü mücadelemiz ve kız kardeşlik bağımızla yaralarımızı sardık. 

Her ilden, her kimlikten , her kültürden farklılıklarıyla yan yana gelen 380 kadınla buluştuk. Bir araya gelen kadınlarla sorunlarımızı konuşup , yeni dönemde daha çok artan kadın düşmanı politikalarına karşı her zamankinden daha fazla örgütlü mücadeleye ihtiyacımız olduğunun altını sık sık çizdik .

Bu yıl üç farklı bölgede kamp yapma ihtiyacımız, yıllardır yaptığımız kamplarda giderek kalabalık olmamız ve ne mutlu ki alanlara sığmayışımızdandı. Tabii ki ayrıca bölge dinamiklerini ve bölge meclislerimizin ihtiyacını gözeten bir amacımız da vardı.

Bunlardan Ege Bölge kampını 19-20 Ağustos’ta İzmir Dikili’de , Güney Bölge kampını 2-3 Eylül’de  Adana Karataş’ta , Marmara bölge kampını ise 2-3 Eylül’de Balıkesir Güre’de gerçekleştirdik.

Güney Bölge kampına Adana , Hatay , Mersin , Antep , Urfa illerinden , Marmara Bölge kampına İstanbul , Yalova , Balıkesir , Kocaeli illerinden , Ege Bölge kampına ise Aydın, Manisa, Denizli, İzmir illerinden katılım sağlandı.

Kadınlar bu süreçte tüm maddi imkansızlıkların , depremin etkisinin ve erkek egemen sistemin üstesinden gelerek her bölgede kadın mücadelesinin bayrağını yükseltmek için kampımıza katıldı. Kız kardeşlik bağlarımızın geliştiği, deneyimlerimizi paylaştığımız, içinde bulunduğumuz dönemi tariflediğimiz ve yeni mücadele yöntemleri ile çıkış yollarını tartışarak örgütlü mücadelemizin sık sık altını çizdiğimiz dolu dolu iki gün geçirdik .

7. Yaz Kadın Kampımızda birbirinden farklı eş zamanlı atölyelerle bir araya geldik.

19-20 Ağustos’ta İzmir Dikili’de olan Ege bölge kampımızda “Görünmeyen Emek ve Ücretli Emek, Renkler ve Haklar , Bir Süreç  Olarak Özgürleşme: Bağımsızlık Korkusu , Erkek Şiddetine Karşı Öz Savunma Haktır diyerek gerçekleştirdiğimiz Wendo Atölyesi, Kadın Sağlığı ve Beden Politikaları “ üzerine atölyelerimizi gerçekleştirdik.

2-3 Eylül’de Adana Karataş’ta olan Güney Bölge kampımızda “Birlikte Müzik, Kadın Emeği, Öz Savunma, Bağımsızlık Korkusu, Yaratıcı Yazarlık ve Kent Hakkına Feminist Bakış “ atölyelerimizi gerçekleştirdik.

2-3 Eylül’de Balıkesir Güre’de gerçekleşen Marmara kampımızda Hukuk Atölyesi , Kent Hakkına Feminist Bakış , Kadın Cinselliği , Göçmenlik , Öz Savunma  ve Nerde Bu Büyük Sanatçılar”atölyelerimizi gerçekleştirdik.

Güney kampımıza sermayeye bir karış toprağını ve zeytinliklerini vermeyen Dikmeceli kadınlar güç verdi. Dikmece Direnişi deneyimlerini bizlere aktardıkları söyleşimizi gerçekleştirdik.

Her üç bölgede de Mor Dayanışma kurucu üyesi, Toplumsal Özgürlük Partisi Sözcüler Kurulu Üyesi ve Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca ve Mor Dayanışma üyelerimiz ile birlikte “Felaketler Ülkesi mi , Krizler Sarmalı mı?  “ panelimizi gerçekleştirdik. İçinde bulunduğumuz dönemi, kadın hareketinin, feminist hareketin ihtiyaçlarını ve Mor Dayanışma’nın yerelde örgütlü mücadele pratiklerini konuştuk.

Ekonomik krizle birlikte kadın yoksulluğu artarken bir avuç sermayedarın iktidarın desteği ile zenginleştiğini , sermaye için ülkenin dört bir yanının ekolojik tahribata açıldığını, cezasızlık politikaları ile erkek şiddetinin, devlet şiddetinin arttığını, tarikatlaşan ve cemaatleşen bir iktidar gerçekliğini, gerici zihniyetle eğitime yönelik saldırılarını ve halkı daha çok yoksullaştıran politikaların devrede olduğunu, kamu kuruluşlarının nasıl şirketleştiğini ve tam da bu sebeplerden binlerce insanı enkaz altında bırakan patriyarkal kapitalist düzenin neden sürdürülemez olduğunu konuştuk. Panele katılan kadınlar da sözler alarak panelin içeriğini zenginleştirdi. 

Eş zamanlı atölyelerde, her boş zamanımızda, bir kahve molasında, dönüş yolunda otobüste kadınlar “neler yapmalıyız?” ı konuşuyordu. Kurtuluş mücadelemizin kadın dayanışmasını politik bir zeminde buluşturarak, örgütlü feminist mücadeleyi yerellede yayarak olacağını farklı deneyim ve önerilerle ortaklaştırmış olduk. Kamp bitiminde yaptığımız değerlendirme formları ve değerlendirme sözleri vesilesiyle bu ortaklaşmayı yeni dönem planlamamızın odağına aldık.

Kampımızda biriktirdiğimiz politik tartışmalar, kadın dayanışmasının gücü ve enerjisi ile yerellere nasıl döndüğümüzü, neler yapacağımızı ve kadın düşmanlarına karşı yükselteceğimiz örgütlü mücadelemizi 3 bölgede de yineledik.

Son olarak devrimci bir neşe ile ördüğümüz kamplarımızda akşam eğlencelerimiz gibi renkli ayrıldık. Beraber şarkılar söyleyerek, belki de ilk kez dans ederek, Stand-Up gösterilerindeki kadınlarla gülerek, güldürerek.

Bir sürü deneyim biriktirdiğimiz, bir bir birimizden güç aldığımız , bir kez daha yaralarımızı sardığımız yaz kampımız “ Yaşasın Sosyalist Feminist Mücadelemiz” sloganları ile sonlandı.